Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar

KÖPEK KUAFÖRÜ (TİYATRO OYUNLARI, METİNLERİ, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR, KISA TİYATRO OYUNLARI) (HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ)

 

MEKAN: Lüks mağazaların olduğu bir sokak. Köpek Kuaförü Levhalarının önü

 

KİŞİLER:

 

Murat Bey: İşadamı, elli yaşında, cins köpekleri seven birisi

 

Salih Efendi: Kırk yaşında, uşak, lise terk, kitap okuyan birisi.

 

Zekiye Hanım: Otuz yaşında, Salih’in eşi, köylü kadın.

 

Çocuk: 12 yaşında, sokaktan geçen bir çocuk.

 

Fırtına: Murat Bey’in köpeği, (Köpek rolü yapan biri olabilir.)

 

 

Çocuk: Amca köpeğine sahip ol!

 

Murat: Bu köpek çocukları ısırmaz.

 

Çocuk: Nereden biliyorsun ısırmayacağını?

 

Murat: Bu köpek Karabaş cinsinin hiç bozulmamışı. On iki kuşak geçmişinin kaydı var. Anneleri, babaları, dedeleri, nineleri, Karabaş cinsi. Son zamanlarda Kangal denmeye başlandı.

 

Çocuk: Adı karabaş mı, Kangal mı?

 

Murat: Adı Fırtına. Fırtına oğlum, arkadaşı selamla. (Çocuğa bakar, sağ ayağını yukarı aşağı sallar.) Aferin oğluma.

 

Çocuk: Yine de korkuyorum.

 

Salih: Köpeklerden değil, insanlardan korkacaksın.

 

Murat: Yat bakalım, arkadaş geçsin. Buyur delikanlı.

 

Çocuk: Ne kadar akıllı bir köpek bu! İlk kez konuşmaları anlayan bir köpek görüyorum. Okşayabilir miyim?

 

Murat: Çekinecek hiçbir şey yok. Buyur okşa.

 

Salih: Anadolu’nun köpeği bile çocuklara, kadınlara karşı uysaldır.

 

Murat: Çekinmeden sevebilirsin.

 

Salih: Karabaşlar kendisini sevenlere asla ihanet etmezler.

 

Çocuk: Ne güzel bir köpek. Köpek dediğim için kızmaz, değil mi? (Yanına yaklaşır köpeği okşar.)

 

Salih: İyi bir köpek, köpekliğiyle gurur duyar. Köpek olmayıp da köpeklik yapanlar köpekliği anımsatılınca kızarlar; hatta küplere binerler.

 

Murat: Salih Efendi sen aydın olacak adammışsın. Biraz daha okusaymışsın…

 

Salih: Her gün saatlerce okurum.

 

Murat: Üniversiteyi bitirenler senin gibi kitap okumuyorlar. Helal olsun sana!

 

Salih: Lisedeki Edebiyat öğretmenim nur içinde yatsın. Ondan kalma altın bilezik.

 

Murat: (Alaycı) Ayarı düşük galiba başarılı olamamışsın…

 

Salih: Tavuğun önüne bir altın yüzük, bir mısır tanesi atsak, mısır tanesini kapar; altın yüzüğü gagalayıp atar.

 

Çocuk: Hoşça kal fırtına. Görüşmek üzere. (Çocuk sahneden çıkar.)

 

Murat: Karabaşların bir özelliği de gördükleri kişileri unutmazlar.

 

Salih: İnsanlardan daha iyi desene.

 

Murat: Senin gibi kafası çalışan, okumayı seven birinin üniversiteye de gitmesi gerekirdi.

 

Salih: Lise sonda olaylara karışınca bir ay içerde yattık, babam da “Okulu kaydı, hayatı kaymasın.”diye okuldan aldı.

 

Murat: Ne tür olaylar bunlar?

 

Salih: Siyasi olaylar.

 

Murat: Vaav! (Abartarak, alaycı) Okulda kılık kıyafet özgürlüğü …

 

Salih: Derin olaylar…

 

Murat: Dört beş yıldır yanımda çalışıyorsun bunları anlatmamıştın.

 

Salih: Konu açılmamıştır.

 

Murat: Merak ettim, neymiş bu olayların konusu?

 

Salih: Osmanlıdaki gibi toprakların devletin olması, her aile ekip biçebileceği kadar toprağı kiralaması, devletin her aileye bir ev, herkese gücüne, yeteneğine göre iş….

 

Murat: Nerede böyle devlet? Söyle de biz de oraya gidelim.

 

Salih: Birkaç kes eylem yapmıştık.

 

Murat: Haliyle polis de içeri aldı.

 

Salih: Bir ay içerde kaldım, ilk mahkemede bir daha bu tür eylemlere katılmamak koşuluyla serbest kaldım Babam, bir daha girersen içeri düşersen, içerden kolay kolay çıkamasın diye köye götürdü.

 

Murat: Helal olsun babana! Çocuğunu kurtarmış. Eee sonra okuyabilirdin…

 

Salih: Askere gittim. Askerlik dönüşü kente gitmesin diye hemen everdiler. Küçük işletmelerde insan gücü ağırlıklı…

 

Murat: Niye köyde çalışmayıp da buralara geldiniz?

 

Salih: sizlere hizmet etmek için

 

Murat: Su yetmiyor, hava yetmiyor, trafiğin sıkışıklığı cabası.

 

Salih: Marketlerin karşısında tutunamayan bakkallar gibi köylüler de dışardan gelen ucuz ürünler karşısında topraklarını bir bir bıraktılar.

 

Murat: Köyün tertemiz havasını, suyunu; doğal ürünlerini bırakıp koştunuz kente.

 

Salih: Belki yine dayanırdık; ama toprak kalmadı.

 

Murat: Anlamadım toprak nereye gitti? Yoksa hırsızlar çalıp gittiler mi?

 

Salih: Bir aileyi zor geçindiren verimsiz toprak. Bir de miras yoluyla bölündükçe bölündü.

 

Murat: Bölmeyin.

 

Salih: Sizin de İki çocuğunuz var birine verip de birine vermiyorum, diyebilir misin?

 

Murat: Bizimki aile şirketi. Bir başkan olur, diğerleri yönetim kurulu üyesi.

 

Salih: Karı bölüşünce ikisinin de karnı doyar. Toprak bölününce daha az ürün verir. Kentte duran, amcam, halam, bu ürünleri nasıl yetiştiriyorsun, demiyorlar, “Tarlalarımızı ekiyorsunuz, hakkımızı gönder.” diyorlar. Biraz da onların dırdırından kaçtık. Bir tarlaya bazı yerlerdeki gibi iki üç kez ürün ekilmiyor.

 

Murat: Niye ekmiyorsunuz?

 

Salih: Havalar soğuyor. Soğukta bir şey olmaz.

 

Murat: (Saatine bakar)Çok konuştuk hadi bakalım. Sen Fırtına’yı tıraşa götür, ben de alışveriş yapayım. Al şu parayı.

 

Salih: Bu para çok değil mi?

 

Murat: Yürü yürü, internetten sıra almıştım, sırayı kaçırma. Bu deftere yapılan işlemleri işlettir.

 

Salih: Baş üstüne Murat Bey. (Karısını görür, görmezden gelerek dükkâna girer)

 

Zekiye: Salih! Salih!

 

Salih: Şu anda işbaşındayım, beni rahatsız etme hanım.

 

Zekiye: İşine başlayacağım. Çabuk gel buraya.

 

Salih: Tıraş sırası gelmiş bırakayım geleyim.

 

Zekiye: Yine söylemedin, kaçıyorsun benden. Bundan koca olmaz; ama daha iyisini nereden bulacağım. Konuştun mu patronla?

 

Salih: Neyi konuşacaktım?

 

Zekiye: Bir insanı sigortasız, düşük parayla çalıştırmak nasıl bir duygu, diye soracaktın.

 

Salih: Zekiye yine başlamayalım. Bunlar da insan, durumumu biliyorlar.

 

Zekiye: Biliyorlar da niye sigorta yapmıyorlar? Yaşlanınca ne yapacaksın?

 

Salih: Durumları bu sıra pek iyi değilmiş.

 

Zekiye: Bunları Murat Bey olasıca mı söyledi?

 

Salih: Zekiye sus, bir duyan olur. Arkadaşıyla konuşurken duydum.

 

Zekiye: Köpeğin banyosunu, tırnak bakımını, tıraşını yaptırıyor.

 

Salih: Haftada bir yaptırıyor.

 

Zekiye: Kaç para veriyor?

 

Salih: Elli liraymış.

 

Zekiye: Aylık doktor kontrolü, tıraşı, maması…Bu it senden daha masraflı.

 

Salih: Bu it çok cinsmiş.

 

Zekiye: Senden cins değildir.

 

Salih: Hepinizin karnını doyurmaya çalışıyorum.

 

Zekiye: Beş yıldır bunların köşkünde çalışıyorsun gıkını çıkarmadın.

 

Salih: Daha iyi iş bul da çıkayım.

 

Zekiye . Seninle işe başlayanlar yakında emekliye ayrılacaklar. Çocukların okul masraflarını karşılayamıyorum.

 

Salih: Yapacağız bir şeyler…

 

Zekiye: hep böyle diyorsun, bir şey yaptığın yok. Sen söylemesen burada bekleyeceğim, ben söyleyeceğim.

 

Salih: Ne diyeceksin patrona?

 

Zekiye: Biraz da şu benim karabaşla ilgilensen, diyeceğim.

 

Salih: Delirdin mi sen? Murat Bey geliyor, çabuk git. Ben de Fırtına’ya bakayım. (Salih köpeği almaya gider.Köpeği alıp dışarı çıkar. Köpek süslenmiştir.)

 

Zekiye: (Salih’in arkasından seslenir.)Sen söylemesen arabanın önüne geçer ben söylerim. Arabaya binmeden söyleyeceksin. Şuraya saklanıyorum sizi dinleyeceğim.

 

Murat: Fırtına, bu sen misin oğlum. Şu güzelliğe bak, şu güzelliğe! Acıktın mı oğlum. Salih Efendi Fırtına’nın mamasını unuttum. Koş alda gel. Royal Canın alacaksın . Al şu parayı.

 

Salih: Kaç lira?

 

Murat: 160 tl.

 

Salih: Yuuh! Yüz altmış lira mı? İnanmıyorum.

 

Murat: İthal. İçinde bir sürü vitamin, mineral var.

 

Salih: Murat Bey bir torbayı bir haftada bitiriyor. Her hafta bir kuzu kessen daha ucuza gelir.

 

Murat: Sen her gün et yiyebilir misin?

 

Salih: Bulsam, dumanını attırırım.

 

Murat: Bedene zarar Salih Efendi.

 

Salih: Arada bir un çorbası yapalım. Yani yal yapalım. Olmazsa bizim köydeki avcılara söyleyelim her hafta bir domuz vurup kargoya versinler. Fırtına bayram etsin. Avrupalıların yediği besi domuzu değil. Avrupalı zenginlerin çoğu bu tür domuzu istese bulamaz.

 

Murat: Yine felsefe yapmaya başladın Salih.

 

Salih: Şimdi sen unutursun. Yazıvereyim.

 

Salih: Biliyorum, merak etmeyin. Kabını görünce tanırım.

 

Murat: Yerini biliyorsun değil mi? Başka marka alırsan yemez haa! Fırtına’m benim. Gel bir koklayayım. Mis gibi de konuyorsun. Dur yapma. Hemen üzerime atlıyorsun. Bu kokuyla zamanı gelmemiş dişi köpekleri bile baştan çıkarırsın. Dişi köpek, dişi köpek… İyi ki aklıma geldi. Fırtına’nın psikolojisi bozulmasın diye bir dişi köpek bulmak gerekli? Oğlumuza uygun bir dişiyi nereden bulmalı?

 

Salih: Murat Bey bu değil mi?

 

Murat: Akıllı adamsın Salih Efendi. Senin gibisini ülkede bulmak çok zor. Ben arabayı alıp geleyim. Siz burada bekleyin.

 

Salih: Fırtına, bak arkadaşım. Sen akıllı bir köpeksin. Karın yok, çocukların yok. Bir kapıya iki köpek fazla.

 

Fırtına: Anvung…

 

Salih: Kusura bakma; ama sen buradan ya iyilikle ya da (sopayı gösterir elinde sopa varmış gibi yapar.)… gitmelisin işte. Anlıyorsun beni değil mi? Bizim mahallede öyle güzel dişi köpekler var ki erkek köpek arıyorlar.

 

Fırtına: Haaavuungvuk.

 

Salih: Senin efendin gibiler erkekleri alıyorlar, dişileri sokağa salıyorlar. Anlayacağın bizim mahalle dişi köpek dolu. Bunlar sana (bilgi yelpazesi.net) yediriyorlar yediriyorlar bir şey yok. Geçen akşam eve giderken üç tane taze dişi köpek gördüm. O kadar azmışlar ki erkek görünce ağızlarının suyu akıyor, başlıyorlar kuyruk sallamaya.

 

Fırtına (Fırtına gitmek ister bırakmaz.) Hav hav

 

Salih: Ben de boş bulunup bakmış oldum. Kuyruk sallayarak nasıl yürüdüler üzerime. Kendimi eve zor attım. Hemen kapıları pencereleri kilitledim. Anladın mı Karabaş, bizim mahallenin köpekleri erkek diye kudurmuşlar. Bir ayda seni bir deri bir kemik bırakırlar. O zaman yine Murat Beyin yanına gelirsin sen. (Tasmasını çözer,) Fırtına dur. Bizim mahallenin adresini verseydim.

 

Murat: Salih, fırtına’nın tasması boynunda ne arıyor?

 

Salih: Hav hav avv avv! Eşyaları bagaja yerleştireyim mi av av Hav hav.

 

Murat: Salih Efendi bırak şakayı. Sırası değil.

 

Salih: Annvvvv anvvv haaaafff! Bir köşke iki erkek köpek fazla.

 

Murat: Fırtına nerede Salih Efendi?

 

Salih: Anv anv yapmaya bizim mahalleye gitti.

 

Murat: Ne saçmalıyorsun Salih Efendi!

 

Salih: Bundan sonra senin köpeğin benim. İthal mama istemem. Tarhana çorbası yeter. Tıraş istemem. Güzel kokular istemem.

 

Murat: Sen aklını mı kaçırdın?

 

Salih: Hav hav! Aklım başıma geldi. Konuşabiliyorum

 

Murat: Adamın canını sıkıyorsun. Ne istiyorsun.

 

Salih: Sigorta. Artı zam.

 

Murat: Sana verdiğim paraya çalışacak bir sürü kişi var.

 

Salih: O köpeğe her ay harcadığın paraya beş kişi karnını doyurur.

 

Murat: Karabaşların en iyi cinsiydi.

 

Salih: Ben de Türklerin en dürüstü, en çalışkanıyım ..

 

Murat: İşte iş, işte kapı

 

Salih: (Kızgın üstüne yürür.) Har har hav hav

 

Murat: İmdat! İmdat!

 

Zekiye: (Murat’ın karşısına çıkar dişlerini göstererek,) Haaarr!

 

TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR İLE İLGİLİ TÜM BELGELER
"
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

"
EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

....

9. **Yorum**
->Yorumu: şahane bir site burayı sevdimm 
->Yazan: Buse. Er 

8. **Yorum**
->Yorumu: SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM...
->Yazan: sıla

7. **Yorum**
->Yorumu: valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden yapiyorum.saolun mugladan sevgiler...:).
->Yazan: kara48500..

6. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim.
->Yazan: Tuncay.

5. **Yorum**
->Yorumu: ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. 
->Yazan: efe .

4. **Yorum**
->Yorumu: ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun 
->Yazan: rabia..

3. **Yorum**
->Yorumu: Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim 
->Yazan: pınar..

2. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor
->Yazan: ESRA..

1. **Yorum**
->Yorumu: Burada muhteşem bilgiler var hepsi birbirinden güzel size de tavsiyeederim. 
->Yazan: Hasan Öğüt.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz:


Yorumunuzda Silmek istediğiniz kelime veya cümle varsa kelimeyi fare ile seçin
ve
delete tuşuna basın...

 


 E Mail
(Zorunlu Değil):