Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar

AYŞEGÜL’E KARDEŞ GEREK (DRAMA ÖRNEĞİ) (KISA TİYATRO) (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR)

 

(Ahmet Bey sinirli bir şekilde evinin bulunduğu sokağa döner. Bu sırada balkondan kadının biri bir şeyler çırpmaktadır.)

 

A.B.: Be kadın! Sokak ortasına böyle tozlu topraklı şeyler çırpılır mı? Ayıp be ayıp!

 

KADIN: Ne yapayım ayol? Nereye çırpayım? Sende geçecek zamanı buldun hani.

 

A.B. : Şuna bak! Hem suçlu hem de güçlü (kendi kendine) uyma şuna boş ver.

 

(Evinin önüne gelir, ceplerini karıştırır.)

 

A.B.: Nerede bu anahtar? Hay aksi şeytan. Büroda unuttum galiba.(zili çalar)

 

ZEHRA: Kim ooo…

 

A.B. : Benim Zehra! Ben geldim.

 

ZEHRA: (Kapıyı açar) anahtarın yok mu? Niye kendin açmadın kapıyı?

 

A.B.: Dur be kadın! Önce bir selam verelim, insan bir hol geldin der.

 

ZEHRA: Konuşmana bakılırsa, pek hoş gelmemişsin.

 

A.B.: Nasıl hoş geleyim. Müdür, bugün akşama kadar başımdan ayrılmadı. Üstelik işten 1 saat geç çıktım.

 

ZEHRA: Ne olmuş? İlk defa mı geç çıktın?

 

A.B.: (Sesini yükseltir) ileri geri konuşup moralimi iyice bozma o kadar yine iyi. Tam bir buçuk saatte otobüs bekledim. Ayaklarıma kara sular indi.

 

ZEHRA: Yine de bana bağırmanı gerektirmez.

 

A.B.: Bak bak, vicdansıza bak. Bana acıyacağına kendine acıyor.

 

ZEHRA: (Konuyu değiştirmek ister) sonra ne oldu?

 

A.B.: Ne olacak. Mahallede tam köşeyi döndüm, Sabri Beyin karısı herhalde

 

ZEHRA: (Aklına başka bir şey gelir) Eee … ne olmuş bilmemneyin karısına

 

A.B.: (İyice sinirlenir) ben neden bahsediyorum. Sen ne anlıyorsun!

 

ZEHRA: Bir şey söylemedim ki.

 

A.B.: Lafın sonunu beklesene

 

ZEHRA: Neymiş lafın sonu?

 

A.B.: Tövbe tövbe…(Kafasını iki yana sallar, konuşmasına devam eder.) evin bütün tozunu kafama çırptı. Bir de ters ters konuşuyor.

 

ZEHRA: Ha şu kadın. Zaten bütün mahalleli ondan şikayetçi.

 

A.B.: Kapıya geldim bu sefer de anahtar yok. Sen de açtın kapıyı car car…

 

(Bu sırada Ayşegül salona girer, koşarak babasının kollarına atılır.)

 

AYŞEGÜL: Baba, baba:

 

A.B.: Aman da aman, canım benim (Az önceki halinden eser kalmamıştır.) Ne yaptın bugün bakalım?

 

AYŞEGÜL: Bugün mü? Eee… Fidan geldi, evcilik oynadık.

 

A.B.: Ne oynadınız?

 

AYŞEGÜL: Ne mi oynadık, ben anne oldum o da kızım.

 

A.B.: Aferin kızıma. Hadi şimdi doğruca yatağa, geç oldu.

 

(Ayşegül babasını öpüp odasına gider) Canım sen de yemeği hazırlar mısın?

 

ZEHRA: Tamam Bey hemen hazırlarım.

 

A.B.: (Arkasından mutfağa gider) istersen yardım edeyim.

 

ZEHRA: Sen yorgun değil misin?

 

A.B.: Bütün yorgunluğum gitti valla

 

ZEHRA: Niye, ne oldu da?

 

A.B.: Hanım sen bir tuhafsın gerçekten. Bilmiyor musun benim en büyük zaafım Ayşegül. Bugün müdür başımdan biraz ayrılsa hemen telefon edecektim.

 

ZEHRA: Sahi bugün telefon etmedin.

 

A.B.: Çocuklar böyle işte. Hani vücuttaki elektriği toprak çekermiş ya.  Çocuklar da bütün streslerini yok ediyor insanın

 

ZEHRA: Salata ister misin?

 

A.B.: Hayır zahmet olmasın

 

ZEHRA: Ne zahmeti canım, hemen yaparım. (konuya tekrar döner) sen böyle düşünüyorsun; ama geçen gün alt kattaki Cihan Bey  oğlunu bir dövüyordu.

 

A.B.: (Hiddetle) ne zaman, ben niye duymadım? Bana niye söylemedin? Ben de onu o nu döverdim bir güzel.

 

ZEHRA: Sen ne karışıyorsun?

 

A.B.: Öyle deme Zehra. Biliyor musun doğadaki en savunmasız canlı yavrusu, insan yavrusudur. Kuzular bile doğduktan birkaç saat (bilgi yelpazesi.net) sonra kendi kendine yürümeye, bir şeyler yemeye başlıyor. Ama insan yavrusu öyle değil, bakıma ve sevgiye muhtaç.

 

ZEHRA: Her insan senin gibi düşünceli değil. Gerçi sende büyüklere karşı acımasızsın.

 

A.B.: A canım özür dilerim. (bu arada bir taraftan yemeye başlar) sen Nasrettin Hocanın bir fıkrası var biliyor musun?

 

ZEHRA: Hangisiymiş?

 

A.B.: Hani Timur’un bir fili varmış da köylünün bağına bahçesine zarar veriyormuş. Köylüler hocaya gelip Timur’un bu fili şikayet etmesini rica ederler. Hocada hep beraber gitmek şartıyla kabul ama Timur’un yanına gidinceye kadar köylüler teker teker kaçar. Hoca bakar ki yalnız başına Timur’un huzuruna çıkıp sizin şu fil çok yalnız ona bir eş lazım der.

 

ZEHRA: Biliyorum.  Ne alakası şimdi bu fıkranın, niye anlattın.

 

A.B.: Ayşegül’e diyorum bir kardeş mi gerek. Yalnızlıktan sıkılıyor çocuk.

 

ZEHRA: Hadi hadi yemeğini ye, çok konuşma.

 

(İkisi de kahkahalar atar, oyun biter)

 

TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR İLE İLGİLİ TÜM BELGELER
"
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

"
EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

.

2. **Yorum**
->Yorumu: GERÇEKTEN HARİKA BİR SKEÇ . BENİ BÜYÜK BİR DERRTEN KURTARDI.
->Yazan: BERFİN YÜCEL.

->Yazan : cansu
->Yorumu: çok güzel ve çok zevk verici bir tiyatro metni idi.................

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz:


Yorumunuzda Silmek istediğiniz kelime veya cümle varsa kelimeyi fare ile seçin
ve
delete tuşuna basın...

 


 E Mail
(Zorunlu Değil):