Eğitim Öğretim İle İlgili Yazılar, Çalışmalar, Belgeler > Şiir Koleksiyonu, Şiir Antolojisi > Mehmet Akif Ersoy’un Şiirlerinden Seçmeler, Safahat Şiirleri

KÖSE İMAM ŞİİRİ (SAFAHAT ŞİİRLERİ) (MEHMET AKİF ERSOYUN ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER)

 

- Kardeşim Ali Şevki Efendi Hoca'ya  –

 

İlmi az, görgüsü çok, fıtratı yüksek bir imam

Tanırım ben, ki hayatmda tanıtmıştı babam.

Kim bilir; şimdi ne alemde benim şanlı Kösem;

Görmedim üç senedir, bari gidip bir görsem

Diyerek, dün gece güç hal ile buldum evini.

Koca insan; ne şetaretle kabul etti beni:

– Gel ayol gel, Hocazadem, bizi ihya ettin

Ne kerametçe tesadüf; seni andıktı demin.

Kahveler, nargileler, enfiyeler, şerbetler,

Ruhu lebriz-i safa eyliyecek sohbetler,

Hepsi mebzul idi mecliste. Ne a'la; derken,

Kapı şiddetle çalınmaz mı?

– Bakın kim? Zaten

Ev değil, han gibi bir şey; gece gündüz işler

Gönderin kahveye, Asım, gelen erkekse eğer.

– Ahmed'in annesi gelmiş

– Nasıl Ahmed, oğlum?

– Hani bizdeydi bugün

– Ha! Küçük Ahmed Ma’lum.

Bize aid değil öyleyse Haber ver içeri.

– Gir, dedim istemiyor; sen bana gönder pederi,

Diye ısrar ediyor.

 

Girsene, hemşire hanım!

– Varmayın üstüme!

– Nen var a kuzum; anlıyalım?

– Ne kafam kaldı dayaktan, ne gözüm, hep şisti;

Karşı koysaydım eğer mutlak işim bitmişti.

Ağladım, merhamet et, yapma dedim Kim dinler.

Boşamakmış beni dünden beri efkarı meğer.

Üç çocuk annesi, emzikli kadın tek başına,

Koca berhaneyi silsin de, süpürsün de sana,

Yine sen bilmeyerek zalim onun kıymetim,

Dene biçare de kalkıp kolunun kuvvetim!

– Dur kızım; ağlama sen, şimdi haber gönderirim;

Karı dövmek ne kolaymış, ona ben gösteririm!

Çağırın bekçiyi

– İhsan Bey'i bildin ya , Memiş?

Hadi git şimdi getir

– Kahvede yok,

– Evde imiş;

Şimdi gelsin

 

– Gelemem, kendisi gelsin, dedi.

– Ya !

Ben gidersem iyi kaçmaz. Hadi git söyle ona:

Şimdi gelsin

 

– Ne kibarlık bu beyim? Bir da'vet,

Yetmiyor, öyle mi?

– Yorgundum efendim de

–Evet,

Haber aldık O fakat sizce büyük bir şey mi?

On kadın dövse yorulmaz, benim İhsan Bey'imi

Bilirim ben ne tosundur!

– Hoca, bak, beri kızarım!

Size halletme düşer Dövmüş isem, kendi karım.

Keyfim ister döverim, sen diyemezsin: Dövme.

Bu tecavüz sayılır doğrusu haysiyyetime

– Hangi haysiyyetin, oğlum? O da varmış desene!

Beyimin şimdiki haysiyyet-i mevhumesine

Diyecek yok Yalınız rahat ararlarsa eğer,

Böyle külfetli kuyud altına hiç girme seler!

– Sen imam, saçmalıyorsun Yetişir artık dur

Beni ısrar ile da'vetteki maksad bu mudur?

– Haremin geldi demin ağlıyarak, sızlıyarak

– Gözü çıksın domuzun, patlasın isterse, bırak!

– Döveceksin, ne boşarsın? Boşadın, dövmek ne''

Hem günah, hem de ayıp

– Bakma onun sen sözüne.

Ne domuzdur onu bilsen!

– Nesi var, hırsız mı?

Yoksa yüzsüz mü?

– Değil hiçbiri Lakin  canımı

Sıktı akşam Edemem, üstüme evlenme! diye.

Ne demek! Dörde kadar evlenir erkek, demeye

Kalmadan başladı şirretliğe Kızmaz mı kafam?

– Kustuğun herzeyi yutsun diye, hey sersem adam!

Dövüyorsun, boşuyorsun elin öksüz kızını

Haklı bir kerre ya ! İnsan boşamaz haksızını.

– Boşamaz? Amma da yaptın! Ya  şeriat ne için

Bize evlenmeyi ta  dörde kadar emr etsin?

İki alsam ne çıkar saye-i hürriyyette?

Boşamışsam canım ister boşanm elbette.

İşte meydanda Kitap! Hem alırız, hem boşarız!

– Dara geldin mi, şeriat! Sus ulan iz'ansız!

Ne zaman cami'e girdin? Hani tek bir hayrın?

Bir kızılbaşla senin var mıdır ayrın, gayrın!

Ağzı meyhaneye rahmet okuturken, hele bak,

Bana gelmiş de şeriatçi kesilmiş Avanak!

Hangi bir seyyie yok defter-i a'malinde?

Seni dünyada gören var mı ayık halinde?

Müslümanlık'ta  şeriat bunu emretmiş imiş:

Hem alır, hem de boşarmış; ne kadar sade bir iş!

Karı tatliki için bak ne diyor Peygamber:

Bir, talak oldu mu dünyada, semalar titrer!

İki evlense ne varmış Bu yenir herze midir?

Vakıa ba'zen olur, dörde kadar evlenilir

Bu kimin harcı, a sersem, hele bir kerre düşünl

Tek kadın çok sana emsal olan erkekler için.

Hani servet? Hani sıhhat? Ne ararsan mefkuud;

Tamtakır bir kese var ortada, bir sıska vücud!

Sen dua et ki şeriat demiyor evde karın!

Yoksa, boynunda bugün zorca gezerdin yuların!

Karı iş görmiyecek; varsa piçin bakmıyacak;

Çamaşır, tahta, yemek nerde? Ateş yakmıyacak.

Bunların hepsini yapmak sana aid şer'an!

Çocuk emzirmeye hatta olacak bir süt anan!

Boşarım, evlenirim bahsin! artık kapa da,

Hak ne verdiyse yiyip hoş geçinin bir arada.

Al götür haydi!..

 

Kızım, gel Hele bak, gel, diyorum!

Hatırım yok mu? İnatlık iyi olmaz yavrum

Söyledim yapmıyacak bir daha Mahcub olmuş..

Böyle şeyler olağandır

– Ne desem hepsi de boş!

Bu benim alnıma bir kerre yazılmış

– Öyle!

Gazı göstersene Asım! Gidiniz devletle.

 

 

– Gittiler neyse Dua et ki ucuz kurtuldun;

Bazı da'valar olur, kış gecesinden de uzun!

Dinledin, gördün a oğlum, ne bozuk terbiyemiz!

Ne yapıp yapmalı, insanlığı öğretmeliyiz.

 

Şu bizim halkı uyandırmadadır varsa felah;

Hangi bir millete baksan uyanık Çünkü: Sabah!

Hele biçare  şeriatle nasıl oynanıyor!

Müslümanlık bu mu yahu? diye insan yanıyor.

Gölgesinden bile korkup bağıran bir ödlek,

Otuz üç yıl bizi korkuttu şeriat! diyerek.

Vahdeti muhlisiniz, elde asa çıktı herif,

Bir alay zabiti kestirdi. Sebep: Şer'-i şerif!

Karı dövmüş, boşamış Emr-i İlahi  ne denir!

Bunların hepsi emin ol ki cehalettendir.

Bana sor memleketin halini ben söyliyeyim:

Bir imam çünkü, bilir evleri Ha bir de, hekim.

Gel nikah kıy, demesinler, diye ba'zen kaçarım

Düğün olmaz mı, gelirler de bütün komşularım:

Yine kondun hoca! derler, onu bilmezler ki,

Daha memnun olacaktım o düğünsüz belki.

Zerde karşımda durur kanlı yemek tavrıyle;

Öksüz ağlar sanırım çalgıyı duydum mu, hele!

Bu neden? Çünkü nikahın sonu ergeç boşamak,

Yahud  akşamki gelenler gibi hırgür yaşamak!

Düğün olsaydı ne a'la idi tek bir perde;

Ayrılık faslı da var sonra bunun, mahkemede;

Ne kadınlar, ne sefalet doğuranlar görürüz;

İşte binlerce çocuk, hem baba sağ, hem öksüz!

Üç sınıf halka içim parçalanır, hem ne kadar!

İhtiyarlar, karılar, bir de küçükler; bunlar

Merhamet görmeli, yüz görmeli insanlardan;

Yoksa, insanlığı bilmem nasıl anlar insan?

Sözü bir parça uzattımsa da, oğlum, af f et

Hasbihal etmek için başka adam yok ki Evet,

Kimse söyletmiyor artık bizi, bak sen derde;

Mürteci! damgası var şimdi bütün ellerde.

Bir fenalık görerek, yapma, desen alnına ta ,

İniyor hatt-ı celisiyle Hamidi tuğra!

İşte gördün ya , herif saye-i hürriyyette

Diyerek, başlamak üzreydi hemen tehdide!

Eskiden vardı ya  meydanda gezen ipsizler:

Hani bir saye-i şahane çekip her şeyi yer!

Onların bir çoğu ahrar-ı izam oldu bugün;

Mürteci', nah kafa, bizler Kerem et; hali düşün!

Bu cehalet yürümez; asra bakın: Asr-ı ulum!

Başlasın terbiyeniz, ailelerden oğlum.

Sade hürriyyeti i'lan ile bir şey çıkmaz;

Fikr-i hürriyyeti hazm ettiriniz halka biraz.

 

MEHMET AKİF ERSOY’UN ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER, SAFAHAT ŞİİRLERİ
"
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

ŞİİR KOLEKSİYONU, ŞİİR ANTOLOJİSİ " SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN <<<

"EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER
” SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN <<<

Yorumlar

..

2. **Yorum**
->Yorumu: M. Akif' i Anlamak istemiyorlar. Ya da anlatamıyorlar. Bugün bile üniversitelerimizde akademisyenler bilim üretmek yerine siyaset peşindeler dostum
->Yazan: Zakir GÜRER


1. **Yorum**
->Yorumu: M. Akif'i anlasak yeter.
->Yazan: Sefer Aytekin.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: