eğitim öğretim ile ilgili belgeler > konu anlatımlı dersler > Türkçe dersi ile ilgili konu anlatımlar > kelimede anlam, sözcükte anlam ile ilgili konu anlatımlar

SOMUT ANLAM NEDİR SOYUT ANLAM NEDİR SOMUT ANLAMLI KELİME SOYUT ANLAMLI KELİME SOMUT ANLAM ÖRNEKLERİ SOYUT ANLAM ÖRNEKLERİ (1) (TÜRKÇE DERSİ KONU ANLATIM)

 

Beş duyu organımız olan göz, deri, kulak, dil ve burundan en az biriyle algılayabildiğimiz varlıkları karşılayan sözcüklere “somut anlamlı sözcükler” denir.

 

Örnekler:

 

Rüzgâr, yağmur, soğuk, sıcak, ekşi, acı (tat), çiçek, gürültü, aydınlık, karanlık, mavi, koku, uzun, deniz…

Yukarıdaki kelimeler beş duyu organımızdan en az biriyle algılanabilir. Sıcak, soğuk, rüzgâr dokunmayla; gürültü işitmeyle; mavi, uzun, deniz, çiçek görmeyle algılanabilir. Bu yüzden bu sözcükler somuttur.

 

Beş duyu organımızdan herhangi biriyle algılayamadığımız kavramları ifade eden sözcüklere “soyut anlamlı sözcükler” denir.

 

Örnekler:

 

Kin, iyilik, kötülük, nefret, kıskançlık, ayrılık, özlem, aşk, sevgi, acı (üzüntü), mutluluk, vicdan, umut, sevinç, keder…

Yukarıdaki kelimelerin hiçbiri beş duyu organımızla algılanamaz. Örneğin “nefret” dokunulabilen, görülebilen, duyulabilen, koklanabilen veya tadılabilen bir varlık değildir. Bu yüzden soyuttur.

 

Bir sözcük, duyu organlarından en az biri yoluyla algılanabilen bir varlığı gösterirse "somut anlamlı", duyu organları yoluyla algılanamayıp da zihinde var olan kavramları, duyguları gösterirse "soyut anlamlı" sözcük adını alır.

 

Örnekler:

 

ağaç, yeşil, kalem gözle; soğuk, ıslak dokunmayla; ses, gürültü işitmeyle; koku koklamayla; acı, ekşi tatmayla algılanabilir. İşte duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz bu sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.

 

Oysa üzüntü, sevgi, özlem, hasret, rüya gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız; bunların sadece kavram olarak var olduğunu kabul ederiz. İşte bu (bilgi yelpazesi.net) tür sözcüklere de soyut anlamlı sözcükler denir.

 

Soyut sözcüklerin nesnelliği yoktur, kişinin duygu ve düşüncesine göre özellik kazanır.

 

Somut ve Soyut Anlamla İlgili Uyarılar:

 

=> Bir sözcük her zaman somut olamayacağı gibi her zaman soyut da değildir. Bir cümlede somut olan sözcük başka bir cümlede soyut anlam taşıyabilir.

 

Örneğin; “Bu iki çizgi arasındaki açı kırk beş derece vardır.” cümlesindeki “açı” sözcüğü ölçülebilen bir değer taşıdığından somut anlamlıdır. Aynı sözcük “ Sen bu sorunu hangi açıdan ele aldın?” cümlesinde, ölçülebilen bir değer olmaktan çıkmış, mecaz anlam kazanarak soyut bir kavramı karşılar duruma gelmiştir.

 

=> Bir sözcük temel anlamıyla somutken cümlede kazandığı anlamıyla soyut olabilir. Bu yüzden sözcükler somutluk soyutluk yönünden değerlendirilirken cümle içinde kazandığı anlama göre değerlendirilir.

 

Örnek:

 

Sözgelimi "hava" sözcüğü dokunma duyusuyla ilgili somut bir anlam taşırken "Eski eşyalar salona ayrı bir hava vermiş." cümlesinde soyut bir anlam kazanacak şekilde kullanılmıştır.

 

=> Aktarma yoluyla somut anlamlı bir sözcük bir somut anlam daha kazanarak kullanılabilir.

 

Örnek :

 

Organ adı olan somut anlamlı "ayak" sözcüğü, "sıranın ayağı, masanın ayağı, köprünün ayağı" gibi kullanımlarda yeni bir somut anlam kazanmıştır.

 

=> Soyut bir kavramın gözle görünür kılınması için somut anlamlı bir sözcükle anlatılması söz konusu olabilir. Bu duruma somutlama denir.

 

Örnek:

 

Bu sözlerin onu kırmış.   ("Üzmek","kırmak" la somutlaştırılmıştır.)

Sanki bakışlarıyla bizi eziyordu.  ("aşağılayıp, küçümsemek","ezmek" le somutlaştırılmıştır.)

Kanunları çiğnemek suçtur. (bilgi yelpazesi.net)     ("ihlal edip, uymamak", "çiğnemek" sözcüğüyle somutlaştırılmıştır.)

 

 

=> Deyimlerimizin bir bölümü somutlamaya örnektir.

 

Örnek:

 

Öküz altında buzağı aramak    (Akla uymayan bahanelerle suç ve suçlu bulma çabası)

Öp babanın elini                         (beklenmedik bir durum)

Örümcek kafalı                           (geri düşünceli, yenilikleri kabul etmeyen)

 

=>Soyut anlamlı bir sözcük cümle içinde bir soyut anlam daha kazanarak kullanılabilir.

 

Örnek:

 

Karnım henüz doymuş değil.                                                  (soyut-temel anlam)

Ömrü boyunca okudu, hala okumaya doydu diyemem.    (Soyut-mecaz anlam)

 

SOMUTLAMA, YAPILIŞI, ÖZELİKLERİ, SOMUTLAMA SANATI

 

Soyut, anlatılması güç kavramları başka kavramlar aracılığıyla görünür kılmaya somutlama denir.

 

Düşünceyi kolayca kavratmak amacıyla başvurulan somutlama daha çok örnekleme ve benzetmeler yoluyla yapılır.

 

ÖRNEK:

 

Hiç olmazsa unutmamak isterdim

Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar

Yalnız bırakmayın beni hatıralar

Az yanımda kal çocukluğum

Temiz yürekli, uysal çocukluğum

Ah, ümit dolu gençliğim

 

Yukarıdaki dizelerde şair, hatıralarını ve çocukluğunu "kişileştirme"ye de başvurarak somutlamıştır.

 

ÖRNEK:

 

Yalnızlık, kalbimde açılan bir yara

Gençliğim, çok uzak iklimlerde bir ada

Sevdiğim ne varsa benden uzak

Mutluluk, cimri bir komşu benden uzak

 

Yukarıdaki dizelerde altı çizili sözcükler benzet­melerden yararlanılarak somutlanmıştır. 

 

SOYUTLAŞTIRMA, SOMUTLAŞTIRMA, SOYUTLAMA, SOMUTLAMA SANATI

 

Soyut ve somut isimlerde asıl dikkat edilmesi gereken şey; bu sözcüklerin cümle içinde kazandıkları anlamlarıdır.

 

Tek başına somut anlamda olan bir sözcük cümle içinde soyut anlamıyla kullanılabilir; ya da tam tersi soyut olan bir sözcük cümle içinde somut anlamda kullanılabilir.

 

Yani somut olan varlığı “soyutlaştırma” ya da soyut olan kavramı “somutlaştırma” yapılabilir.

 

Soyutlamaya Örnek:

 

Seni bütün gün soğukta beklediğim için hasta oldum.  (Somut isim)

(“Soğuk” sözcüğü tek başına somut anlamlıdır. Soğuk olan havayı dokunma duyusuyla algılayabildiğimiz için bu cümlede somut anlamıyla kullanışmıştır.)

 

Bu soğuklukla kimseyle yakınlık kuramayacağını ona söylemiştim. (Soyutlaştırılmış isim)

(Bu cümlede soğuk olan hava, su ya da her hangi bir nesnenin soğukluğu değil, insanın diğer insanlara yakınlık kurmamasını ifade eden bir tavrıdır. Yani sözcük somutken soyut yapılmış “soyutlaştırılmıştır”.

 

Yufka kalbi ile yapılanlara daha fazla dayanamadı. (Bu cümlede yufka sözcüğü olaylardan çok çabuk etkilenme anlamında kullanılmıştır. Yani yufka somutken cümle içinde soyut anlam kazandırılmıştır.)

 

Gitarı çok daha kolay öğrenebilmenin bir yolu olmalı. (Yol kelimesi somut anlamlı sözcükken bu cümlede “yöntem” anlamında kullanıldığından soyutlaşmıştır)

 

KELİMEDE ANLAM, SÖZCÜK DÜZEYİNDE ANLAM ÖZET ANLATIM

 

GERÇEK ANLAM, TEMEL ANLAM:

 

Bir sözcüğün anlattığı ilk ve asıl kavrama temel anlam denir.

 

Temel anlam o dili konuşan herkesçe bilinen ve en yaygın olan anlamdır.

 

Örneğin, ayak sözcüğünün temel anlamı canlıların yürümesini sağlayan organdır. "çocuğun ayağı ezilmiş cümlesinde" ayak sözcüğü temel anlamıyla kullanılmıştır.

 

Örnek:

 

=> Boğazımda bir yanma var. (Temel Anlam)

 

=> Ayağında eski bir spor ayakkabı var.

 

=> Biraz sonra toprak bir yola girdik.

 

=> Kanadı kırık bir martı gördüm.

 

=> Yataktan kalkarken başımı duvara çarptım.

 

=> Dün gece erken yattım.

 

=> Sıcak çorbayı içince rahatladım.

 

=> Dolaptan temiz elbiselerini çıkardı.

 

=> Ahmet'in burnu iyi koku alır.

 

=> Ağzında yaralar oluşmuştu.

 

=> Elini hırsla masaya vurdu.

 

=> İri hantal gövdesini zorlukla sürüklüyor gibiydi.

 

=> Gölün kıyılarını yapraksız, bodur ağaçlar kuşatmıştı.

 

 

Bir sözcüğe temel anlamının dışında yeni yeni anlamlar yükledikçe anlamının da derece derece soyutlaştığı görülür.

 

Örnek:

 

=> Törende, Kurdeleyi köyün muhtarı kesti.        (Somut temel anlam)

 

=> Patates doğrarken parmağını kesti.                (Somut yan anlam)

 

=> Oyun kağıdını ortadan kesti.                        (Somut yan anlam)

 

=> Onunla olan bütün ilişkisini kesti.                (Soyut mecaz anlam)

 

Bir sözcük tek başına kullanıldığında temel anlamını korur. Ancak cümle içinde temel anlamından uzaklaşabilir.

 

Örnek:

 

"Kaçmak" sözcüğünün temel anlamı "bir yerden gizlice ve çabucak uzaklaşmak"tır.

 

=> "Ben çalışmaktan hiçbir zaman kaçmam." cümlesinde temel anlamından uzaklaşmıştır.

 

Sözcüklerin Temel Anlamlarıyla İlgili Dikkat Edilecek Noktalar:

 

Temel anlamı somut olan sözcükler, öncelikle somut ve mecaz anlamlar kazanır.

 

Örnek:

"ateş"  sözcüğü, temel anlamıyla düşünüldüğünde "bir nesnenin etrafa ısı ve ışık yayarak yanması" biçiminde açıklanabilir, temel anlamı somuttur.

 

=> Gençler, kumsalda büyük bir ateş yakmışlardı.                (Temel anlam)

 

=> Hastanın ateşi sabaha kadar düşmüştü.                (Somut yan anlam)

 

=> Şu yağan kar bile yüreğimdeki ateşi söndüremez.        (Soyut mecaz anlam)

 

 

MECAZ ANLAM:

 

Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir.

 

Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır.

 

Örnek:

 

=> Müşteriden para sızdırmak için elinden geleni yapardı.

 

=> Satıcının o ince ve tiz sesi kulaklarımızda patlıyordu.

 

=> Bugünlerde havasından yanına varılmıyor.

 

=> Bu hayırsız evlat için insan kendisini ateşe atar mı?

 

 

TERİM ANLAM:

 

Bilim sanat, spor, ya da çeşitli meslek dallarıyla ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklerdir.

 

=> Nota müziğin anahtarı gibidir.

 

=> Rakip takım birazdan penaltı atışı yapacak.

 

=> Marmara fay hattı tehlikeli sinyaller veriyor.

 

=> Güreşçimiz, finalde rakibini tuşla yendi.

 

=> Matematik öğretmenimiz tahtaya bir doğru çizmemizi istedi.

 

=> Şiirde aynı eklerin ya da sözcüklerin tekrarlanmasına redif denir.

 

NOT: Bazen bir sözcük gerçekte terim değilken terim olarak kullanılabileceği gibi, gerçekte terim olan bir sözcük de terimlikten çıkabilir.

 

=> Polis bir hücre daha ortaya çıkardı. ( terimlikten çıkma)

 

=> Sinop burnu Türkiye'nin en kuzey noktasıdır. (terimleşme)

 

NOT 2: Bir sözcük birçok dalda terim olabilir.

 

=> Bitkiyi toprağa bağlayan kökleridir.

 

=> Dört, kök dışına iki olarak çıkar.

 

=> Hiçbir ek almamış sözcüğe kök denir.

 

 

YAN ANLAM:

 

Temel anlamıyla bağlantılı olarak zamanla ortaya çıkan değişik anlamlara yan anlam denir.

 

Sözcüğün gerçek anlamının dışında, ancak gerçek anlamıyla az çok yakınlık taşıyan yeni anlamlar kazanması yan anlamı oluşturur. Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıştırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır.

 

Meselâ “göz” dendiğinde akla ilk gelen, kelimenin temel anlamı olan organ adıdır. Ama “iğnenin gözü”, “çantanın gözü”, masanın gözü” tamlamalarındaki anlamlar benzetme yoluyla kazandırılmış yeni anlamlardır. Bunlara da yan anlam denir.

 

Meselâ, “düşmek” kelimesi “Meyveler tek tek yere düştü” cümlesinde temel anlamda; “Çocuğun pantolonu düşüyordu”, “Bu yılın ilk karı düştü” ve “Kavakların gölgesi yola düştü” cümlelerinde yan anlamdadır.

 

Örnekler:

 

Beşiktaş sırtlarına ağaç dikiyorlar. (arka taraf)

 

Gülün tomurcukları sabahleyin patlamış.

 

Uçağın kanadı havada parçalanmış.

 

Başı kırık bir çiviyi sökmeye uğraşıyor.

 

Bu dalda başarılı olabileceğimi sanıyorum.

 

Köprünün ayağına bomba koymuşlar.

 

Şişeyi boğazına kadar doldurdu.

 

Kapının kolunu kırınca babamdan azar işittim.

 

Benim yetiştirdiğim öğrenciler daha başarılı.

 

Yokuşun başına kadar koştuk.

 

GERÇEK MECAZ TERİM ANLAMI DAHA İYİ ÖĞRENEBİLMENİZ İÇİN AŞAĞIDAKİ VİDEOMUZU İZLEYEBİLİRSİNİZ

 

 

Somutlaşma ve soyutlaşma: Dilimizde kelimeler sadece bir anlamda kullanılamaz. Yani bir kelime birden fazla yerde ve çok farklı anlamlarda kullanılabilir. Onun için somutlaşma ve soyutlaşma, (bilgi yelpazesi.net) dilimizdeki kelimeler için her zaman mümkündür. Somut anlamıyla “geçilen yer” demek olan “yol” kelimesi “yöntem, metot” anlamına gelerek soyutlaşmıştır.

 

Yakıştırmaca: Kendi adı olmayan ya da adı olduğu hâlde bilinmeyen varlıklar çeşitli özellikleri nedeniyle uygun olan kelimelerle adlandırılır. Buna yakıştırmaca denir. Uçağın kanadı, masanın gözü, ayakkabının burnu vb

 

 

ARGO ANLAM:

 

Sadece belli bir topluluk ya da meslek tarafından kullanılan özel sözcüklerden oluşan dile argo denir.

 

Argo, dil içinde bir dil gibidir.

 

Külhanbeylerinin anlaşma vasıtası da denebilir. Küfürle karıştırılmamalıdır.

 

Argonun varlık sebebi kolay ve çekici anlatımı yakalama isteğidir.

 

Şekil ev anlamda ölçüsüzlük ve mübalâğa esastır.

 

Bağımsız ve sorumsuz yaşayışın dilidir de denebilir.

 

Dışa dönüklük, boşalma, rahatlama argoda sınırsızdır. Her şeye küfür kelimeleri kullanmadan küfredilir.

 

“Canına yandığımın dünyası” gibi.

 

abdestini vermek: azarlamak

 

aklına tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek

 

röntgenci: kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek

 

piliç gibi: güzel ve sevimli kız

 

mektep çocuğu: acemi, toy

 

zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak

 

yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek

 

arakçı: hırsız

 

bal kabağı: aptal, beyinsiz

 

torpil, moruk, çakmak (sınıfta kalmak), asılmak...

 

 

EŞ ANLAM:

 

Yazılış ve okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan kelimelerdir. Bu tür kelimeler birbirlerinin yerini tutabilir. Anlamdaş kelimelerin birisi genelde yabancı kökenlidir.

 

Örnekler:

 

kıymet-değer,

 

cevap-yanıt,

 

sene-yıl,

 

medeniyet-uygarlık,

 

imkân-olanak,

 

acele-ivedi,

 

zelzele-deprem,

 

yoksul-fakir,

 

misafir-konuk,

 

sınav-imtihan,

 

yöntem-metot,

 

mesele-sorun,

 

fiil-eylem,

 

kelime-sözcük,

 

vasıta-araç...

 

 

Fakat bazı durumlarda anlamdaş kelimeler birbirinin yerini tutamaz: "kara bahtlı" kelime grubunda "kara" kelimesinin yerine "siyah" kelimesini kullanamazsınız. Çünkü iki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş veya yakın anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir.

 

 

ZIT ANLAM:

 

Anlamca birbirinin karşıtı olan kelimelerdir.

 

Örnekler:

 

siyah-beyaz,

 

uzun-kısa,

 

aşağı-yukarı,

 

ileri-geri,

 

var-yok,

 

gelmek-gitmek,

 

Tüm kelimelerin zıt anlamlısı yoktur. Eylemlerde de durum aynıdır. Bir eylemin olumsuzu o eylemin karşıtı satılmaz.

 

"sevinmek" karşıtı sevinmemek değil "üzülmek"tir.

 

Kelimeler arasındaki karşıtlık cümledeki kullanıma göre değişir.

 

"doğru" kelimesinin zıt anlamlısı bir cümlede "eğri" olurken, diğerinde "yanlış" olabilir.

 

İki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş, yakın anlamlı veya zıt anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir. Meselâ, siyah ile beyaz, ancak ikisi de gerçek (temel) anlamda oldukları zaman zıt anlamlı olurlar. Hafif olmayan anlamındaki “ağır” kelimesinin "ağır" olmayan anlamındaki "hafif"le zıt anlamlı olabilmesi için ikisinin de gerçek (temel) anlamda kullanılması gerekir.

 

 

SOMUT SOYUT ANLAM:

 

Sözcükler varlıkları ve kavramları karşılar. Varlık, madde olarak bulunan yani duyu organlarıyla algılanabilen bir nitelik taşır.  İşte duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.

 

Örnekler:

 

"ağaç, insan, dağ, kalem, bulut..." somut sözcüklerdir.

 

Ama kavramlar duyu organlarımız ile algılanamaz. İşte bu tür sözcüklere de soyut anlamlı sözcükler denir.

 

Örnekler:

 

"Üzüntü, sevgi, özlem, kin, akıl" gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız.

 

 

YAKIN ANLAM:

 

Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.

 

göndermek-yollamak,

 

bezmek-bıkmak-usanmak,

 

dilemek-istemek,

 

çevirmek-döndürmek,

 

söylemek-demek-konuşmak,

 

eş-dost,

 

hısım-akraba,

 

bakmak-seyretmek,

 

Kardeşim sana küsmüş.

Kardeşim sana kırılmış.

Kardeşim sana gücenmiş.

Kardeşim sana darılmış.

 

Birinci cümlede bir "kesinlik ve aşırılık" anlamı, ikinci cümlede bir "esneklik, hatta hoşgörü" anlamı, üçüncü cümlede "üzülmek" anlamı, dördüncü cümlede "gücenip görüşmez olmak" anlamı vardır.

 

 

SESTEŞ KELİMELER, EŞSESLİ KELİMELER:

 

Yazılışı ve okunuşu aynı olduğu hâlde anlamları farklı olan kelimelerdir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri (bilgi yelpazesi.net) gibi ek almış hâlde de olabilirler. Şiirde cinas olarak kullanılır ve cinaslı kafiye yapılır.

 

Gül: 1. çiçek, 2. gülmekten emir

Kır: 1. kırsal alan, 2. kırmaktan emir, 3. beyaz

Yazma: 1. baş örtüsü, 2. yazmaktan olumsuz emir, 3. yazma işi

 

Ek almış kelimelerle, ek almış ve almamış kelimeler arasında da eş seslilik söz konusudur. Bu ekler görevce farklı ekler de olabilir:

 

Siyah anlamındaki "kara" ile "kar-a" (-a: yönelme hâl eki) gibi

Oyuncakları olmuş çocukların kurşunlar?

Zalimler her saat taze fidanları kurşunlar?

Neden kondun a bülbül kapımdaki asmaya

Ben yarimden vazgeçmem götürseler asmaya

 

"hala" ve "hâlâ", "kar" ve "kâr",  "adet" ve "âdet" kelimeleri eş sesli değildir. Okunuşları ve anlamları farklıdır.

 

 

YASIMA KELİMELER:

 

Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklere yansıma denir.

 

"Suyun şırıltısı insanı dinlendirir."

"Kedinin acı miyavlaması ile uyandım."

"Şu cızırtıyı durdurun artık."

 

cümlelerindeki altı çizil sözcükler birer yansımadır. Çünkü bu sesleri biz doğada duyuyoruz.

 

TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIMLAR
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<


TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ TEST SORULARI, SORULAR
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ

>>>TIKLAYIN<<<


TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ YAZILI SORULARI
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

....

5. **Yorum**
->Yorumu: cok ğüzel işsah la 100 alırım
->Yazan: arda matara..


4. **Yorum**
->Yorumu: Çok güzeller ben beynim 
->Yazan: Mehmet


3. **Yorum**
->Yorumu: Bunu yazan kişi çok iyi yazmaya devam etme yeçalışın 
->Yazan: Mehmet


2. **Yorum**
->Yorumu: Teşekkür ederim sınav konularında çok yardımcı oldunuz okumanızı tavsiye ederim
->Yazan: Sude


1. **Yorum**
->Yorumu: süper bir site ben hayatýmda bu kadar güzel bir site görmedim
->Yazan: muhsine. .

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: