|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > konu anlatımlı dersler > Türkçe dersi ile ilgili konu anlatımlar > kelimede anlam, sözcükte anlam ile ilgili konu anlatımlar
SESTEŞ (EŞ SESLİ) KELİMELER NEDİR?
Eş sesli (sesteş) kelimeler, aynı şekilde telâffuz edilen fakat farklı anlamlara sahip olan kelimelerdir. Bu kelimeler, aynı ses ve hece yapısına sahip olmaları nedeniyle karışıklığa sebep olabilirler.
Örnek vermek gerekirse:
· Yağ (sıvı ya da katı yağ)-Yağ (Yağmak)
· Dal (ağaç dalı)-Dal (bir şeye dalmak)
· El (insan eli)-El (yabancı)
· Biz (kalın karton parçalarının iğneyi kırmamasını sağlamak ve delik delmek işleminde kullanılmak üzere hazırlanmış tahta saplı, ince sivri uçlu bir çuvaldız türü. TDK)-Biz (Birinci çoğul kişi eki) “Biz” eş sesli sözcüğü çok bilinmeyen ve test kitaplarında sıkça başlayan bir kelimedir. Eş seslidir.
· Öğüt (Bir şeyin öğütülmesi)-Öğüt (Öğüt vermek)
· Var (bir yere varmak)-Var (bir şeyin var olması)
· Taş (tuz ve oksitlerden oluşmuş sert ve katı madde, TDK)-Taş (Bir şeyin taşması)
· Sık (bir şeyin yapılma periyodu)-Sık (sıkmak)
· Yan (bir şeyin yan tarafı, bölümü)- Yan (yanmak), Yan (Taraf olmak)
NOT: Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi eş sesli sözcükler anlam olarak farklılık gösterdiği gibi yapısal olarak da farklılık göstermektedir. Bazen isim bazen fiil olarak kullanılmaktadırlar. Örneğin “Dal” sözcüğü ilk anlamında isim ikinci anlamında ise fiil olarak kullanılmıştır.
Eş sesli kelimelerin farklı anlamlarını anlamak için cümle içinde kullanıldıkları bağlama dikkat etmek önemlidir. Bu sayede eş sesli kelimelerin hangi anlamda kullanıldığını kolayca anlayabilir ve anlatımı netleştirebilirsiniz. Eş sesli kelimeler, dilin zenginliğini arttırdığı gibi yazılı ve sözlü iletişimde dikkatli olmayı gerektiren bir unsurdur.
EŞ SESLİ KELİMELER SESTEŞ KELİMELER EŞ SESLİ NEDİR SESTEŞ NEDİR ÖRNEKLERİ ÖZELLİKLERİ (1) (TÜRKÇE DERSİ KONU ANLATIM)
Yazılışları AYNI, anlamları FARKLI olan kelimelere eş sesli kelime veya sesteş kelime denir.
Yani her iki kelime de aynı harflerden (seslerden) oluşuyor fakat cümledeki kullanılışına göre biri farklı anlamda diğeri farklı anlamdadır. Örneğin "Kahvaltıda çay içmezsek olmaz." cümlesinde geçen "çay" kelimesi cümlede "içtiğimiz çay" anlamında kullanılırken "Yarın çaya balık tutmaya gideceğiz." cümlesinde geçen "çay" kelimesi cümlede "akan su olan çay" olarak kullanılmıştır. Görüldüğü gibi "çay" kelimesi iki cümlede de aynı şekilde yazılmış fakat cümlelerde farklı anlamda kullanılmıştır.
Örnekler:
Yüzünde kan lekesi vardı.
Sen hala onun söylediklerine kan.
Ay'a bu ay yeni bir uzay aracı gönderilecekmiş.
Yüzünü asma, öbür sınavda yüz alırsın.
Gül sen, gülün olayım.
Köyün ortasından geçen çay, çay bahçelerini suluyor.
Bu yolu takip etmemiz gerek.
Kardeşimle birlikte bahçedeki otları yolduk.
|
Yüzü bana dönüktü.
Düğününe yüz kişi gelmiş.
Kıyıda iki çocuk yüzüyordu.
Koyunun derisini yüzdüler.
Telefonu bütün gün elinden bırakmadı.
Eller ne derse desin, önemli değil.
Bir gül de içimiz aydınlansın.
Bu gül bahçesini çok severim.
Ak koyunun kara kuzusu da olur.
Kara görününce tayfalar sevindi.
EŞ SESLİ KELİMELER İLE İLGİLİ UYARILAR:
Uyarı: Bir sözcüğün temel anlamıyla mecaz anlamı arasında sesteşlik özelliği aranmaz.
Eş seslilik çoğu kez çok anlamlılıkla karıştırılmaktadır. Oysa sesteşlikte, sözcüğün kazandığı her farklı anlam temel anlam olup bu temel anlamlardan birine bağlı olarak ortaya çıkan yan ya da mecaz anlamlar sesteşlik değil çok anlamlılık olarak adlandırılır.
Örnekler:
Gemideki tayfalardan biri kara göründü diye bağırdı.
Kara gecede bir tek yıldız bile yoktu.
Cümlelerinde geçen "kara" sözcükleri eş seslidir.
"Kara yazım gene değişmedi" cümlesinde "kara" sözcüğü bunların sesteşi değil, renk "kara" ya bağlı olarak yapılmış birçok anlamlılıktır.
Kuru otlar, bir kibrit değse tutuşuverecekti. (Temel anlam)
Bu yazarın kuru bir anlatımı var. ( Mecaz anlam)
Uyarı: Sesteş, sözcüklerde kimi zaman yalnızca anlam ayrılığı, kimi zaman da hem anlam hem de tür ayrılığı söz konusu olur.
Örnekler:
Saçındaki kır çektiği acıları gösteriyor.
Elindeki bardağı düşürüp kırdı. (Hem anlam, hem de tür farklılığı söz konusudur.)
Ayakkabısının bağı çözülmüş.
Bağa girdik, üzüm topladık. (Yalnızca anlam farklılığı söz konusudur.)
Uyarı: Eş sesli sözcüklerle "ortak kökler" karıştırılmamalıdır. Çünkü ortak kökler arasında bir anlam yakınlığı varken, sesteş sözcükler arasında hiçbir anlam (bilgi yelpazesi.net) yakınlığı yoktur.
Örnekler:
boya Renkli boya, Duvarı boyadı.
eski Eski elbise, Araba eskidi. Ortak kök
Barış Barış yapıldı, Yakında barışırlar.
Uyarı: Sesteş sözcüklerin bir arada kullanılmasıyla oluşan sanata cinas denir.
Örnekler:
Geçtikçe bembeyaz giyinenler üçer beşer
Gördüm ki ahiret denilen yerdedir beşer.
Uyarı: Dilimizde düzeltme işareti ( ^ ) olan sözcüklerde sesteşlik özelliği aranmaz.
Örnekler:
|
Hava soğuktu kar yağıyordu.
Bu seneki kârımız iyi.
Uyarı: Temel anlam- yan anlam ve gerçek anlam- mecaz anlam ilişkisi olan sözcüklerde eşseslilik aranmaz.
Örnekler:
Adam tatlı elmaları sepete koydu. (Temel anlam)
Çocuk saflığıyla tatlı bir uykusunda idi. ( Mecaz anlam)
Yukarıdaki (bilgi yelpazesi. net) sözcüklerde eşseslilik aranmaz.
Karışık Örnekler:
Bu yaz tatilde Antalya’ya gideceğiz.
Öğretmenim, Ali’ ye güzel yaz dedi.
Anneme bir demet gül aldım.
Ne olursun, bir kerecik gül.
Bu at çok hızlı koşuyor.
Emre topu bana at.
Bu montu yüz yeni liraya aldım.
Sabahları ilk önce yüzümü yıkarım.
Su çok güzel, haydi sen de yüz.
Ördekler suya daldı.
Ağacın dalları kurudu.
Şimşek çaktıkça her yer aydınlanıyordu.
Panoyu duvara asmak için çivi çaktım.
Sabah bir kupa süt içtim.
Temizlik yarışmasında kupayı biz kazandık.
Bu saç modeli sana çok yakışmış.
Rüzgârda yapraklar etrafa saçıldı.
Ahmet çok güzel gitar çalıyor.
Zili çaldım, ama kimse kapıyı açmadı.
Çok açım.
Herkes kitaplarını açsın.
Neden kondun a bülbül kapımdaki asmaya
Ben yarimden vazgeçmem götürseler asmaya
Adresimi hemen bir kenara yaz
Bu yaz yurtdışına çıkmayı düşünüyorum
Depodaki bidonlar ağzına kadar dolu
Bu mevsimde buralarda dolu yağar
Ben, sizinle gelmek istemiyorum
Çenesinde küçük bir ben vardı
Yaralı yolcu, çok kan kaybediyor
Güler yüzüne, tatlı sözlerine kandım
Küçücük bir kara parçası için savaş çıkacaktı
Senin kara gözlerin aklımı başımdan aldı
Kadının sol eli kapıya sıkışmış
El sözüne kanıp da yuvanı yıkma
Düğün evine hangi yoldan gideceğiz?
Sinirinden annesinin saçını yolmuş
Çiftlikteki atların bakımıyla kim ilgileniyor?
Canı bir şeye sıkıldığında suya taş atar
Okulunuzda kaç tane bilgisayar var?
Yaylaya gece yarısı varmışlar
Köylü kadınlar çayın kenarında çamaşır yıkıyorlar
Yemeğin üzerine bir bardak demli çay iyi gider
Altınlarını sandığın içine saklamış
Terli terli buzlu su içmiş, sonra da hastalanmış
Küçük bir salla karşı kıyıya geçtik
Çocuğu hemen bakkala sal, kahve ile şeker alsın
EŞ SESLİ KELİME LİSTESİ, TABLOSU
|
aç
ak
al
alçak(hain, aşağılık)
alay(topluluk-dalga geçme)
altı
an
ar(yüzey ölçüsü birimi-utanma duygusu)
ara
aralık
as(alt derecede olan)
asma
aş
at
atlet
ay
bağ
bar(hava basıncı ölçü birimi-Erzurum oyunu-eğlence yeri)
basma
baş
bel
ben
bez
bin
boğaz
boy
boz
burun
cephe
çal
çay
çek
çıkar
çile
dal
dik
dil
divan
diz
doğru
dolu
don
duy(lambanın takıldığı yer)
düş
düşünce
ek
ekim
ekmek
el
er
etek(dağın alt kısmı)
garip(kimsesiz-acayip)
geç
gelin
göz
gül
iç
in
it
kaç
kalın
kan
kanepe
kap
kar(karıştırma)
kara
kat
kaz
kazma
kır
kıta
kız
konak(saçtaki kepek)
koru(küçük orman)
koy
kurum
kuşak
mat
mil(şiş-uzunluk ölçüsü birimi)
ocak
öğüt
parti
pazar
saç
saçma
sağ
sap(tutacak-dön,git)
sal
say
saz
sefer(defa-savaş-seyahat)
ser(baş)
serin
sır(aynalarda kullanılan parlak madde)
sıra
soy
taç(futbolda topun çizgi dışına çıkması)
top
uç
var(ulaşmak)
yağ
yan
yar
yaş
yat
yay
yaz
yazma
yedi
yemek
yer
yol
yurt
yüz
zar
KELİMEDE ANLAM, SÖZCÜK DÜZEYİNDE ANLAM ÖZET ANLATIM
GERÇEK ANLAM, TEMEL ANLAM:
Bir sözcüğün anlattığı ilk ve asıl kavrama temel anlam denir.
Temel anlam o dili konuşan herkesçe bilinen ve en yaygın olan anlamdır.
Örneğin, ayak sözcüğünün temel anlamı canlıların yürümesini sağlayan organdır. "çocuğun ayağı ezilmiş cümlesinde" ayak sözcüğü temel anlamıyla kullanılmıştır.
Örnek:
=> Boğazımda bir yanma var. (Temel Anlam)
=> Ayağında eski bir spor ayakkabı var.
=> Biraz sonra toprak bir yola girdik.
=> Kanadı kırık bir martı gördüm.
=> Yataktan kalkarken başımı duvara çarptım.
=> Dün gece erken yattım.
=> Sıcak çorbayı içince rahatladım.
=> Dolaptan temiz elbiselerini çıkardı.
=> Ahmet'in burnu iyi koku alır.
=> Ağzında yaralar oluşmuştu.
=> Elini hırsla masaya vurdu.
=> İri hantal gövdesini zorlukla sürüklüyor gibiydi.
=> Gölün kıyılarını yapraksız, bodur ağaçlar kuşatmıştı.
Bir sözcüğe temel anlamının dışında yeni yeni anlamlar yükledikçe anlamının da derece derece soyutlaştığı görülür.
Örnek:
=> Törende, Kurdeleyi köyün muhtarı kesti. (Somut temel anlam)
=> Patates doğrarken parmağını kesti. (Somut yan anlam)
=> Oyun kağıdını ortadan kesti. (Somut yan anlam)
=> Onunla olan bütün ilişkisini kesti. (Soyut mecaz anlam)
Bir sözcük tek başına kullanıldığında temel anlamını korur. Ancak cümle içinde temel anlamından uzaklaşabilir.
Örnek:
"Kaçmak" sözcüğünün temel anlamı "bir yerden gizlice ve çabucak uzaklaşmak"tır.
=> "Ben çalışmaktan hiçbir zaman kaçmam." cümlesinde temel anlamından uzaklaşmıştır.
Sözcüklerin Temel Anlamlarıyla İlgili Dikkat Edilecek Noktalar:
Temel anlamı somut olan sözcükler, öncelikle somut ve mecaz anlamlar kazanır.
Örnek:
"ateş" sözcüğü, temel anlamıyla düşünüldüğünde "bir nesnenin etrafa ısı ve ışık yayarak yanması" biçiminde açıklanabilir, temel anlamı somuttur.
=> Gençler, kumsalda büyük bir ateş yakmışlardı. (Temel anlam)
=> Hastanın ateşi sabaha kadar düşmüştü. (Somut yan anlam)
=> Şu yağan kar bile yüreğimdeki ateşi söndüremez. (Soyut mecaz anlam)
MECAZ ANLAM:
Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir.
Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır.
Örnek:
=> Müşteriden para sızdırmak için elinden geleni yapardı.
=> Satıcının o ince ve tiz sesi kulaklarımızda patlıyordu.
=> Bugünlerde havasından yanına varılmıyor.
=> Bu hayırsız evlat için insan kendisini ateşe atar mı?
TERİM ANLAM:
Bilim sanat, spor, ya da çeşitli meslek dallarıyla ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklerdir.
=> Nota müziğin anahtarı gibidir.
=> Rakip takım birazdan penaltı atışı yapacak.
=> Marmara fay hattı tehlikeli sinyaller veriyor.
=> Güreşçimiz, finalde rakibini tuşla yendi.
=> Matematik öğretmenimiz tahtaya bir doğru çizmemizi istedi.
=> Şiirde aynı eklerin ya da sözcüklerin tekrarlanmasına redif denir.
NOT: Bazen bir sözcük gerçekte terim değilken terim olarak kullanılabileceği gibi, gerçekte terim olan bir sözcük de terimlikten çıkabilir.
=> Polis bir hücre daha ortaya çıkardı. ( terimlikten çıkma)
=> Sinop burnu Türkiye'nin en kuzey noktasıdır. (terimleşme)
NOT 2: Bir sözcük birçok dalda terim olabilir.
=> Bitkiyi toprağa bağlayan kökleridir.
=> Dört, kök dışına iki olarak çıkar.
=> Hiçbir ek almamış sözcüğe kök denir.
YAN ANLAM:
Temel anlamıyla bağlantılı olarak zamanla ortaya çıkan değişik anlamlara yan anlam denir.
Sözcüğün gerçek anlamının dışında, ancak gerçek anlamıyla az çok yakınlık taşıyan yeni anlamlar kazanması yan anlamı oluşturur. Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıştırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır.
Meselâ “göz” dendiğinde akla ilk gelen, kelimenin temel anlamı olan organ adıdır. Ama “iğnenin gözü”, “çantanın gözü”, masanın gözü” tamlamalarındaki anlamlar benzetme yoluyla kazandırılmış yeni anlamlardır. Bunlara da yan anlam denir.
Meselâ, “düşmek” kelimesi “Meyveler tek tek yere düştü” cümlesinde temel anlamda; “Çocuğun pantolonu düşüyordu”, “Bu yılın ilk karı düştü” ve “Kavakların gölgesi yola düştü” cümlelerinde yan anlamdadır.
Örnekler:
Beşiktaş sırtlarına ağaç dikiyorlar. (arka taraf)
Gülün tomurcukları sabahleyin patlamış.
Uçağın kanadı havada parçalanmış.
Başı kırık bir çiviyi sökmeye uğraşıyor.
Bu dalda başarılı olabileceğimi sanıyorum.
Köprünün ayağına bomba koymuşlar.
Şişeyi boğazına kadar doldurdu.
Kapının kolunu kırınca babamdan azar işittim.
Benim yetiştirdiğim öğrenciler daha başarılı.
Yokuşun başına kadar koştuk.
GERÇEK MECAZ TERİM ANLAMI DAHA İYİ ÖĞRENEBİLMENİZ İÇİN AŞAĞIDAKİ VİDEOMUZU İZLEYEBİLİRSİNİZ
Somutlaşma ve soyutlaşma: Dilimizde kelimeler sadece bir anlamda kullanılamaz. Yani bir kelime birden fazla yerde ve çok farklı anlamlarda kullanılabilir. Onun için somutlaşma ve soyutlaşma, (bilgi yelpazesi.net) dilimizdeki kelimeler için her zaman mümkündür. Somut anlamıyla “geçilen yer” demek olan “yol” kelimesi “yöntem, metot” anlamına gelerek soyutlaşmıştır.
Yakıştırmaca: Kendi adı olmayan ya da adı olduğu hâlde bilinmeyen varlıklar çeşitli özellikleri nedeniyle uygun olan kelimelerle adlandırılır. Buna yakıştırmaca denir. Uçağın kanadı, masanın gözü, ayakkabının burnu vb
ARGO ANLAM:
Sadece belli bir topluluk ya da meslek tarafından kullanılan özel sözcüklerden oluşan dile argo denir.
Argo, dil içinde bir dil gibidir.
Külhanbeylerinin anlaşma vasıtası da denebilir. Küfürle karıştırılmamalıdır.
Argonun varlık sebebi kolay ve çekici anlatımı yakalama isteğidir.
Şekil ev anlamda ölçüsüzlük ve mübalâğa esastır.
Bağımsız ve sorumsuz yaşayışın dilidir de denebilir.
Dışa dönüklük, boşalma, rahatlama argoda sınırsızdır. Her şeye küfür kelimeleri kullanmadan küfredilir.
“Canına yandığımın dünyası” gibi.
abdestini vermek: azarlamak
aklına tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek
röntgenci: kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek
piliç gibi: güzel ve sevimli kız
mektep çocuğu: acemi, toy
zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak
yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek
arakçı: hırsız
bal kabağı: aptal, beyinsiz
torpil, moruk, çakmak (sınıfta kalmak), asılmak...
EŞ ANLAM:
Yazılış ve okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan kelimelerdir. Bu tür kelimeler birbirlerinin yerini tutabilir. Anlamdaş kelimelerin birisi genelde yabancı kökenlidir.
Örnekler:
kıymet-değer,
cevap-yanıt,
sene-yıl,
medeniyet-uygarlık,
imkân-olanak,
acele-ivedi,
zelzele-deprem,
yoksul-fakir,
misafir-konuk,
sınav-imtihan,
yöntem-metot,
mesele-sorun,
fiil-eylem,
kelime-sözcük,
vasıta-araç...
Fakat bazı durumlarda anlamdaş kelimeler birbirinin yerini tutamaz: "kara bahtlı" kelime grubunda "kara" kelimesinin yerine "siyah" kelimesini kullanamazsınız. Çünkü iki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş veya yakın anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir.
ZIT ANLAM:
Anlamca birbirinin karşıtı olan kelimelerdir.
Örnekler:
siyah-beyaz,
uzun-kısa,
aşağı-yukarı,
ileri-geri,
var-yok,
gelmek-gitmek,
Tüm kelimelerin zıt anlamlısı yoktur. Eylemlerde de durum aynıdır. Bir eylemin olumsuzu o eylemin karşıtı satılmaz.
"sevinmek" karşıtı sevinmemek değil "üzülmek"tir.
Kelimeler arasındaki karşıtlık cümledeki kullanıma göre değişir.
"doğru" kelimesinin zıt anlamlısı bir cümlede "eğri" olurken, diğerinde "yanlış" olabilir.
İki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş, yakın anlamlı veya zıt anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir. Meselâ, siyah ile beyaz, ancak ikisi de gerçek (temel) anlamda oldukları zaman zıt anlamlı olurlar. Hafif olmayan anlamındaki “ağır” kelimesinin "ağır" olmayan anlamındaki "hafif"le zıt anlamlı olabilmesi için ikisinin de gerçek (temel) anlamda kullanılması gerekir.
SOMUT SOYUT ANLAM:
Sözcükler varlıkları ve kavramları karşılar. Varlık, madde olarak bulunan yani duyu organlarıyla algılanabilen bir nitelik taşır. İşte duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.
Örnekler:
"ağaç, insan, dağ, kalem, bulut..." somut sözcüklerdir.
Ama kavramlar duyu organlarımız ile algılanamaz. İşte bu tür sözcüklere de soyut anlamlı sözcükler denir.
Örnekler:
"Üzüntü, sevgi, özlem, kin, akıl" gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız.
YAKIN ANLAM:
Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.
göndermek-yollamak,
bezmek-bıkmak-usanmak,
dilemek-istemek,
çevirmek-döndürmek,
söylemek-demek-konuşmak,
eş-dost,
hısım-akraba,
bakmak-seyretmek,
Kardeşim sana küsmüş.
Kardeşim sana kırılmış.
Kardeşim sana gücenmiş.
Kardeşim sana darılmış.
Birinci cümlede bir "kesinlik ve aşırılık" anlamı, ikinci cümlede bir "esneklik, hatta hoşgörü" anlamı, üçüncü cümlede "üzülmek" anlamı, dördüncü cümlede "gücenip görüşmez olmak" anlamı vardır.
SESTEŞ KELİMELER, EŞSESLİ KELİMELER:
Yazılışı ve okunuşu aynı olduğu hâlde anlamları farklı olan kelimelerdir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri (bilgi yelpazesi.net) gibi ek almış hâlde de olabilirler. Şiirde cinas olarak kullanılır ve cinaslı kafiye yapılır.
Gül: 1. çiçek, 2. gülmekten emir
Kır: 1. kırsal alan, 2. kırmaktan emir, 3. beyaz
Yazma: 1. baş örtüsü, 2. yazmaktan olumsuz emir, 3. yazma işi
Ek almış kelimelerle, ek almış ve almamış kelimeler arasında da eş seslilik söz konusudur. Bu ekler görevce farklı ekler de olabilir:
Siyah anlamındaki "kara" ile "kar-a" (-a: yönelme hâl eki) gibi
Oyuncakları olmuş çocukların kurşunlar?
Zalimler her saat taze fidanları kurşunlar?
Neden kondun a bülbül kapımdaki asmaya
Ben yarimden vazgeçmem götürseler asmaya
"hala" ve "hâlâ", "kar" ve "kâr", "adet" ve "âdet" kelimeleri eş sesli değildir. Okunuşları ve anlamları farklıdır.
YASIMA KELİMELER:
Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklere yansıma denir.
"Suyun şırıltısı insanı dinlendirir."
"Kedinin acı miyavlaması ile uyandım."
"Şu cızırtıyı durdurun artık."
cümlelerindeki altı çizil sözcükler birer yansımadır. Çünkü bu sesleri biz doğada duyuyoruz.
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
“TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ TEST SORULARI, SORULAR”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ YAZILI SORULARI”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
|