eğitim öğretim ile ilgili belgeler > konu anlatımlı dersler > Türkçe dersi ile ilgili konu anlatımlar > anlatım bozuklukları ile ilgili konu anlatımlar

NOKTALAMA İŞARETİ YANLIŞLARINDAN KAYNAKLANAN ANLATIM BOZUKLUKLARI (TÜRKÇE DERSİ KONU ANLATIM)

 

Noktalama işaretlerinin eksik ya da yanlış yerde kullanılması; cümleleri bir anlam belirsizliğine sürükleyebileceği gibi cümleden birden fazla anlam çıkmasına da yol açabilir. Bu nedenle noktalama işaretlerinin anlama etkileri ve kullanıldığı yerler iyi bilinmelidir.

 

Yanlış kullanımlar ortaya çıkarsa amaçlanan anlama (bilgi yelpazesi.net) ulaşmak mümkün olmaz. Bu durumlar da cümlede bir anlatım bozukluğu yaratır.

 

Örnekler:

 

Yabancı dükkandı eşyaları beğenmedi.

Yabancı, dükkandı eşyaları beğenmedi.

 

Bebekler için, ağlamak, açlık ve korku gibi durumların en doğal ve tek anlatım biçimidir.

Bebekler için ağlamak, açlık ve korku gibi durumların en doğal ve tek anlatım biçimidir.

 

Kadın şoförü şöyle bir süzdü.

Kadın, şoförü şöyle bir süzdü.

 

Misafir odasına doğru yürüdü.

Misafir, odasına doğru yürüdü.

Ahmet, misafir odasına doğru yürüdü.

 

Genç sürücüye bir şeyler söyledi.

Genç, sürücüye bir şeyler söyledi.

 

O arabaya bindi.

O, arabaya bindi.

 

İhtiyar adamı karşıya geçirdi.

İhtiyar, adamı karşıya geçirdi.

 

İhtiyar çobanla konuşmaya devam ediyordu.

İhtiyar, çobanla konuşmaya devam ediyordu.

 

 

ANLATIM BOZUKLUKLARI (ÖZET ANLATIM)

 

Dilin temel görevi aynı dili konuşan insanlar arasında anlaşmayı sağlamaktır.

 

Anlatılmak istenilenler dilin kurallarına uygun olarak açık, yalın, anlaşılır biçimde ifade edilirse anlaşma tam olur. Aksi hâlde yanlış anlaşılmalar, söyleyiş yanlışları ve anlatım bozuklukları ortaya çıkar.

 

Dile gereken önem verilmediği için dilin yapısı, kuralları, söz varlığı yeterince bilinmiyor. Sezgiye dayalı anlama yolu seçilerek söylenen değil söylenmek istenen üzerinde duruluyor.

 

Buna bir de yanlış kullanımların basın, yayın araçlarıyla çabucak yayılması eklenince her geçen gün yeni bir anlatım bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple anlatım bozukluklarının hepsini örneklemek mümkün değildir.

 

Anlatım bozuklukları, genellikle iyi bir cümlenin niteliklerini taşımayan cümlelerde görülmektedir.

 

 

İyi Bir Cümlenin Nitelikleri

 

1. Mantık ve bilgi bakımından doğruluk

 

2. Dil bilgisi bakımından doğruluk

 

3. Açıklık

 

4. Duruluk

 

5. Yalınlık

 

6. Akıcılık

 

Bu niteliklere uymayan cümlelerde görülen anlatım bozuklukları kısaca şöyle özetlenebilir:

 

1. MANTIK VE BİLGİ BAKIMINDAN DOĞRULUK

 

Cümlenin düşünce, mantık ve bilgi bakımından doğruluğu tutarsızlıklardan, düşünce eksikliklerinden ve bilgi yanlışlıklarından arındırılmasıyla mümkündür.

 

Mantık yanlışlığı olan cümle örnekleri:

 

Bütün bildiklerimi ve bilmediklerimi oğluma öğreteceğim.

 

Kaderde bir köşe başında ölü olarak uyanmak da var.

 

Herkes ellerime sarıldı, yüzlerimi öptü.

 

Baharın en güzel aylarından biridir nisan, mayıs.

 

Trafik kazasında hayatını kaybedenlere baş sağlığı dilendi.

 

Cenazede sayıları on binin üzerinde yedi bin güvenlik görevlisi vardı.

 

Galatasaray 2 – 0 yenilgiden 3 – 0 öne geçti.

 

Bu çikolatanın yarısı benim, yarısı Çiğdem’in öteki yarısı da senin.

 

İlerleyen saatlerde tekrar birlikte olacağız.

 

Bu oyunun yarısı % 90 kafayla ilgilidir.

 

Alıcı kılığındaki polislere yakalandı.

 

Geçtiğimiz hafta bir toplantı yapıldı. (Zaman yerinde duruyor biz mi geçiyoruz yoksa geçen zaman mı? Doğrusu geçen hafta olmalıdır.)

 

Sigara, adamı öldürür. Ölen adamın ise hayatının önemli bir kısmı gitmiş demektir.

 

İfade kesinliği de bazen cümlelerin düşünce veya bilgi bakımından yanlışlığına yol açar:

 

Yahya Kemal’in “Han Duvarları” adlı şiir kitabı çok güzeldir. (Han Duvarları Yahya Kemal’in değil Faruk Nafiz Çamlıbel’in bir şiir kitabıdır.)

 

Selçuk Üniversitesinde 75.000 öğrenci (?) okuyor.

 

Arabada hava yastığı varsa hiçbir şey olmaz.

 

Kesin olarak bilinmeyen durumların veya olayların ifadesinde galiba, yanılmıyorsam, herhalde, zannedersem gibi ihtimal anlamı taşıyan bir kelime söylenirse yalancı durumuna düşülmez: “Selçuk Üniversitesinde, yanılmıyorsam, 75.000 öğrenci okuyor.” gibi.

 

Konunun olumlu ve olumsuz yönleri göz önünde bulundurularak bütün, daima, en çok, hepsi, herkes, hepsi, her zaman, hiç, hiç kimse gibi genel anlamlı kelimeler dikkatli kullanılmalıdır:

 

Herkes müzik dinlemekten hoşlanır.

 

Okulda başarılı olan herkes hayatta da başarılı olur.

 

Kimse yok. Ders yapacak mısınız hocam?

 

Sen beni hiç dinlemezsin ki.

 

 

2. DİL BİLGİSİ BAKIMINDAN DOĞRULUK

 

Cümlenin kuruluşunda yer alan kelime ve kelime grupları dilin kurallarına göre oluşturulmalı, ögeler birbiriyle uyum içinde bulunmalı, cümlede eksiklik olmamalıdır.

 

Cümlenin dil bilgisi bakımından yanlışlığına sebep olan anlatım bozukluklarını şöyle sıralayabiliriz:

 

a) Yapılışları Yanlış Kelimeler

 

Dilimize Arapçadan çokluk biçimiyle giren beyanat (beyanlar), efkâr (fikirler), erzak (rızıklar), enbiya (nebiler, peygamberler), evliya (veliler), maruzat (arz edilenler) gibi kelimeler zaten çokluk bildirdiklerinden bunların Türkçe çokluk ekiyle (-lar, -ler) ikinci kez çokluk yapılması yanlıştır.

 

Dilde olmayan gramer biçimleriyle kelimeler oluşturmak da yanlıştır:

 

abicim (ağabeyciğim), alıkoyulan (alıkonulan), alolaşırız (telefonlaşırız), ayıpsın (ayıp ediyorsun), bakkalcı (bakkal), bi drink aliim (bir şey içeyim), bissürü (bir sürü), cep to cep (-), cepleşiriz (-), cevaplamak (cevaplandırmak), çekilebilinir (çekilebilir), çirkinletmek (çirkinleştirmek), demincek (demin), dolayında (dolaylarında), erdemliği (erdemliliği), free takıl- (-), fulle, ful yap (doldur, tamamla), geçebilemedi (geçemedi), gidebilemedi (gidemedi), güzelletmek (güzelleştirmek), hacın (haccın), hanımdan muhtar (hanım muhtar), haremlik (harem), icad ol- (icad olun-, icad edil-), iptal ol- (iptal edil-), kaçtırıldı (kaçırıldı), kardeşâne (kardeşçe), (bilgi yelpazesi.net) kasapçı (kasap), koktur- (kokut-), madden (maddeten), manavcı (manav), napcaz (ne yapacağız), ne ki (ne var ki), özelliklen (özellikle), pahalılatmak (pahalılaştırmak), redetti (reddetti), sericen (sereceksin), sordu kine (sordu ki), sormiyyim (sormayayım), sorurdur (sorar), takıl bana (benimle gel), tayin ol- (tayin olun-, tayin edil-), vericeyiz (vereceğiz), verilebilinir (verilebilir), yaparaktan (yaparak), yeyildi (yenildi) gibi.

 

Hâl eklerinden birini diğerinin yerine kullanmak da yanlıştır: beni bi çay yap (bana bir çay yap), Selçuklu mağazamız saat 22.00’a kadar açıktır., nereyesun (neredesin) gibi.

 

 

b) Yardımcı Fiillerin Yanlış Kullanılması

 

yap- fiilinin yardımcı fiilmiş gibi kullanılması, başka fiillerin yerine kullanılması, gerekmediği hâlde kullanılması ve et- yardımcı fiilinin yanlış kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar:

 

ayar yap-( ayarla-), bekleme yap- (bekle-), bülten yap- (bülten çıkar-), dedikodu yap- (dedikodu et-), konuşma yap- (konuş-), dönüş yap- (dön-), yemek yap-(yemek pişir-), etki et- (etkile-), film yap- (film çevir-), gecikme yap-(gecik-), kuşku et- (kuşkulan-), şüphe et- (şüphelen-), umut et- (um-) gibi.

 

Son zamanlarda bilhassa batı dillerinden yapılan yanlış çeviriler sebebiyle yap- fiilinin yanlış kullanılması gibi al- fiili de yardımcı fiilmiş gibi kullanılmaya başlanmıştır: banyo al-, duş al-, çay al- (çay iç-), istek al- (isten-), kahve al-, yenilgi al- (yenil-) vb. gibi.

 

 

c) Eksiklik

 

Özellikle birleşik cümlelerde ve sıralı cümlelerde ögelerden herhangi birinin eksik olması anlatım bozukluğuna sebep olur. Aşağıdaki cümlelerde parantez içine alınan kelimeler asıllarında yazılmadığı için anlatım bozukluğu vardır.

 

Bu cümlelerdeki anlatım bozuklukları parantez içindeki kelimelerin yazılmasıyla giderilebilir:

 

Sen içeri (giriyorsun) ben dışarı doğru çıkıyorum. (yüklem eksikliği)

 

Ekonomik kriz böyle devam ederse ben işimden (olacağım) sen de parandan olacaksın. (yüklem eksikliği)

 

Sigarayı az, (içerim) içkiyi hiç içmem. (yüklem eksikliği)

 

Teselliyi içkide arıyordu ama (içki) hiçbir işe yaramıyordu. (özne eksikliği)

 

Çocukların oyun oynayacak yerleri yoktu, bu sebeple (çocuklar) sokakta oynuyorlardı. (özne eksikliği)

 

K. D. ın bankası kapatıldı ve (kendisi) hapse atıldı. (özne eksikliği)

 

Hastanın kanlı gömleğini çıkarıp ( ) soydu. (Neyi, kimi soydu?)

 

Kanserin tedavisini artık bulalım ve (kanseri) yenelim. (nesne eksikliği)

 

Dişçi, çürük dişi çekip (çocuğu) eve yolladı. (nesne eksikliği)

 

Kitabın yeni baskısında yanlışlıklar düzeltilerek (kitap) yeniden basılmış. (nesne eksikliği)

 

Yaralılarla konuşan ve (gazetecilere) bilgi veren Sağlık Bakanıdır. (dolaylı tümleç eksikliği)

 

Her zaman bizi güler yüzle karşılar, (bize) şeker verirdi. (dolaylı tümleç eksikliği)

 

 

ç) Uyumsuzluk

 

Sağlam bir cümlede kelime ve kelime grupları ile ögeler arasında uyum vardır. Cümledeki ögeler arasında veya kelime grupları arasında bazen dil kurallarının bilinmemesinden kaynaklanan uyumsuzluklar görülür.

 

Bu uyumsuzluklar genellikle, özne-yüklem uygunsuzluğundan, nesne-yüklem uyumsuzluğundan ve tamlama yanlışlarından kaynaklanır:

 

Erbay ve Gürdal bu yıl sınava girecek.

 

“Karahanlı Türkçesi, XIV. yüzyılda gelişerek, Cengiz Han’ın ikinci oğlunun adı ile Çağatay devletini kurarak, Çağatay Türkçesi ismi altında, Çağatayca ve edebiyatını meydana getirir.”

 

“Toplantıların, gerek İstanbul’daki gerekse Ankara’daki bölümlerinin açılışları düzenleme kurullarının başkanlarıyla bazı önemli kişilerin konuşmalarıyla başlamış, sonra oturumlara geçilmiştir.”

 

Resmi ve İş Mektupları (Resmî Mektuplar ve İş Mektupları)

 

“Hangi tür konuşma olursa olsun herhangi bir konuşmada başarılı olmak için bir takım hazırlıklar yapmak ve bazı kurallara uyulmalıdır.”

 

 

ne.......ne bağlama edatı kullanılan cümlede yüklem olumsuz olursa anlatım bozukluğu meydana gelir:

 

Çocuğun ne annesi yokmuş ne babası.

 

“Dahası, ne o nezahet ve nükte ne de edep ve terbiye artık kalmamış; argo, yerini yavaş yavaş küfürlere bırakmıştır.”

 

 

Nesne alması gereken (geçişli) fiilden önce nesnenin kullanılmaması hâlinde, nesne-yüklem uyumsuzluğu olur. Sıralı veya bağlı cümlelerde geçişsiz (nesne almayan) fiili takip eden cümlenin geçişli (nesne alan) fiille kurulması hâlinde nesne mutlaka kullanılmalıdır:

 

Trafik kurallarına uyun, (uymayanları) uyarın.

 

Herkes uyanıkken siz uyumayın, (uyuyanları) uyandırın.

 

 

Sıfat tamlamalarında sıfat ile nitelenen veya belirtilen isim arasında anlam bakımından mutlaka bir uyum olmalıdır:

 

Bunlar akıllı işlerdir. (Akıllı sıfatı, iş ismine uygun değildir.)

 

Geçen yıl sıfır kollu elbiseler modaydı.(kolsuz elbise)

 

Sıfır hatayla projesini tamamladı. (Projesini hatasız tamamladı.)

 

 

Sıfatların veya zarfların derecesini göstermek üzere kullanılan çok, daha, en, pek gibi zarfların yerine korkunç, dehşet, inanılmaz, felaket, müthiş gibi olumsuz anlamlı kelimelerin kullanılması yanlıştır:

 

Babam manyak para gönderiyor.

 

Korkunç güzel bir programdı. (Korkunç olan, güzel değildir.)

 

Şarkılarınızı inanılmaz güzel buluyorum.

 

Müthiş konserimize bekliyoruz. (müthiş: dehşetli, korkunç)

 

Birkaç, her, herhangi bir gibi kelimeler veya sayı isimleri sıfat tamlamasının tamlayanı olursa isim mutlaka teklik olmalıdır: birkaç iyi adam, her zaman, herhangi bir anlayış; iki masa, beş öğrenci, bin konut gibi.

 

Beşevler, Çifte Minareler, Kırk Haramiler, Üç Kuyular, Üç Silahşorlar, Yedi Cüceler gibi özel isim hâline gelenler müstesnadır.

 

 

İsim tamlamaları ve sıfat tamlamalarında eksik unsurların bulunması da uyumsuzluktan kaynaklanan anlatım bozukluklarına sebep olur:

 

Yaklaşık 80 (santimetre) ya da 1 metre çapında bir daire çizin.

 

Ben diyeyim 25 (gün) siz deyin bir ay sonra terhis oluyorum.

 

Yabancı dil yayınlar (ı) merkezi.

 

Kamu Personel (i) Seçme Sınavı (ÖSYM, Ankara, 2002)

 

Küllük, Tekin’in birbiri ardınca yaktığı sigara (-ların) izmaritleriyle dolmuştu. (Tamlayan eki kullanılmazsa yakılan, sigara izmaritleri olur.)

 

İptal edilen sınav (-ın) tartışması gündemdeki yerini hâlâ koruyor. (Tamlayan eki kullanılmazsa iptal edilen sınav değil, sınavın tartışması olur.)

 

Nevşehir’de ve Niğde’nin Bor ilçelerinde bu yıl patatesten iyi bir verim alınamadı. (ilçelerinde yerine ilçesinde yazılmalı)

 

Dekan ve bina sorumlusu sınav salonlarını kontrol ettiler. (ve yerine ile yazılmazsa dekan sorumlusu ve bina sorumlusu gibi bir anlam çıkar.)

 

 

d) Yazım ve Noktalama Yanlışları

 

Söylenmek istenen ile yazılanın aynı anlamda olması için yazıma dikkat edilmeli ve noktalama işaretleri yerli yerinde kullanılmalıdır.

 

Yine aşık olmuş.(aşık: eklem yerindeki kemik, âşık: seven)

 

Bu yıl karınızı ortaklarınızla paylaştınız mı? (Bu yıl kârınızı ... biçiminde yazılmazsa paylaşılan kâr olmaz.)

 

Farklı hizmet, karlı alış veriş. (Farklı hizmet, kârlı alış veriş.)

 

Kendisini taktir ediyoruz. (taktir: damıtma, takdir: beğenip değer verme)

 

 

Bir kelimenin kendinden sonra gelen kelimeyle yapı ve anlam bakımından ilgisi olmadığını göstermek için virgül işareti konur:

 

“Genç doktora şikâyetini anlattı.” cümlesinde anlatım bozukluğu yoktur. Genç ve doktor kelimeleri arasına virgül konmadığı için genç kelimesi doktorun sıfatı olarak kullanılmıştır. Bu cümlede genç sözü özne olarak kullanılacaksa genç kelimesinden sonra virgül işareti mutlaka konulmalıdır.

 

 

Aşağıdaki örneklerde virgül işareti kullanılmadığı için cümlelerde belirsizlik vardır:

 

Gürültüden ürktüğü için Ali Ağa eşeğine yollu küfürler savurdu.

 

Benim gibi çalışmazsan kazanamazsın.

 

 

e) Dizgi Yanlışlarından Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları

 

Gazetelerde, dergilerde, kitaplarda, televizyonlarda; metni bilgisayar ortamına aktaranların veya dizgiyi yapanların yazdıkları konuyla ilgili bilgilerinin eksikliğinden ya da dikkatsizliklerinden kaynaklanan yanlışlıklara özellikle son zamanlarda fazla rastlanmaktadır. Sorumluluk yazının sahibine ait olduğu için -bilhassa- kitaplar baskıya verilmeden önce yazarı tarafından dikkatli bir şekilde gözden geçirilmeli ve gerekli düzeltmeler yapılmalıdır. Bir matematikçi için (+) yerine (-) konulması; bir kimyacı için (H2O) yerine (H2) yazılması ne kadar büyük bir yanlışsa, Türkçe için de bir harfin eksik, fazla veya yanlış yazılması o derecede önemlidir.

 

Aşağıdaki örnekler dil ve kompozisyon kitaplarından alınmıştır hepsi yanlıştır:

 

Noktalama kuralları

 

ISBN numarası

 

İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhili ve harici bedbahlar olacaktır.

 

“Aşağıdaki bunlardan ikisi örnek olarak verilmiştir.”

 

Bu sahada sere veren yazarlar arasında...

 

Eğer kütüphanenin kapasitesi verilen konu için eterli değilse araştırmadan beklenen sonuç da yeterli olmaz.

 

Edebî Türk Kavramı ve Bu Türlerde Türk Diliyle Verilmiş Örnekler

 

Bu bahiste, yalnız yapım ekleri incilenecektir.

 

Cümlenin öğeleri

 

Davetiye, genellikle özel olarak hazırlanışı, kartlara, çeşitli yazı tipleri ile matbaalarda bastırılır.

 

İnsanlar ancak ana dillerinin derinliklerine nüfus edebilir.

 

Satır sonuna sığmayan kelimelerin yanlış hecelenmesi de büyük bir kusurdur: bir-inin, ver-ilen, yer-inde

 

 

3. AÇIKLIK

 

Cümlede anlatılmak istenenin dinleyen veya okuyan tarafından kolayca anlaşılmasına açıklık denir. Açık olmayan cümlelerde anlatılmak istenenler bazen az çok anlaşılır fakat çoğu zaman cümlede ne söylenmek istendiği belli değildir.

 

Aşağıdaki cümlelerde açıklık olmadığı için ne söylenmek istendiği tam olarak anlaşılamamaktadır:

 

Bu kopyaları Bayan Burçin hazırlamıştır onu çekecek arkadaşlar için.

 

Sen resim yapmayı benden çok seviyorsun.

 

Sınav sonucuna itiraz süresi 15 nisanla 17 nisan arasında sona erecek.

 

— S. D. in vücudunda estetik (ameliyat) var mı?

 

— Hayır, vücudunda hiç estetik yok. (Bu ifadeden vücudunun güzel olmadığı anlamı da çıkabilir.)

 

Kelimelerin yerli yerinde kullanılmaması, öge eksiklikleri, kelimelerin yanlış kullanılması, virgül işaretinin uygun yere konmaması, anlamca çelişen sözlerin bir arada kullanılması gibi hususlar cümlenin açıklığını engeller:

 

a) Sıra Yanlışlığı

 

Cümlede önce gelmesi gereken unsurların sonra, sonra gelmesi gerekenlerin önce gelmesi durumunda anlatım bozukluğu ortaya çıkar. Bu yanlışlık, zarf olarak kullanılması gereken kelimelerin sıfat görevinde kullanılması hâlinde daha çok görülür.

 

Aşağıdaki örneklerde anlatım bozukluğunu gidermek için koyu yazılan kelime veya kelime grupları ( ) işaretiyle gösterilen yerlerde kullanılmalıdır:

 

80 bin civarında göz taramasından geçirilmiş ( ) hastamız var.

 

Yolu Sultanahmet’e düşenler ( ) Fransız Müzesinde sergilenmekte olan Fransız ressamların eserlerini görebilirler.

 

Uykusuz yola ( ) çıkmayın.

 

Alkollü araç kullanmayın. (Aracı, alkollü kullanmayın.)

 

Programımız için aldığınız yaraları ( ) gösterir misiniz?

 

En doğal vatandaşın ( ) hakkını koruyamıyorlar.

 

Dünya televizyonları tekrar tekrar vurulan sivilleri ( ) gösteriyor.

 

Mobilyalarınız ücretsiz evinize ( ) teslim edilir.

 

Y. Dershanesi herkesi ücretsiz üniversite sınavına ( ) hazırlıyor.

 

Su gibi şarapların ( ) içildiği düğünde olay çıktı.

 

Yeni eve ( ) geldim. (evin sıfatı söylenmek istenmiyorsa)

 

Mazeretsiz sınava ( ) girmeyenler az değildi.

 

Dünyanın ilk üç bıçaklı ( ) traş makinesi.

 

Ben sizin çok kıyafetinizi ( ) beğeniyorum.

 

50’ye yakın Alman parlamentosundan ( ) insan vardı orada.

 

Çırılçıplak gazetecilere ( ) yakalanan M.U. olay çıkardı. (gazeteciler çırılçıplak değilse)

 

Barış görüşmelerin uzaması savaşta ( ) askerin daha çok ölmesine sebep oldu.

 

 

b) Anlamca Çelişen Sözlerin Birlikte Kullanılması

 

Anlamları birbiriyle çelişen sözlerin aynı cümlede kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar:

 

Bu soğukta mutlaka sizler de üşüyor olmalısınız.

 

Eminim seninle güreşmek onun için de kolay değildi galiba.

 

Az da olsa kendimi tümüyle suçlu hissediyorum.

 

 

c) Anlamda Aykırılık

 

Eş anlamlı kelimeleri uygun olmayacak biçimde birbirinin yerine kullanmak anlatım bozukluğuna sebep olur:

 

Komutan gidince askerler kafasız kaldı. (baş)

 

Halının üzerine kara mürekkep döküldü. (siyah)

 

Tanrıya ısmarladık. (Allaha ısmarladık)

 

Allah misafiri. (Tanrı misafiri)

 

Kız milleti değil mi? (-)

 

 

Bir kelimenin kendi anlamı dışında kullanılması yanlış anlaşılmalara ve anlatım bozukluklarına yol açar. Bu yanlışlıklar kelimelerin anlamı tam olarak bilinmediği zaman daha çok ortaya çıkmaktadır:

 

Beni de düş kırıklığına uğrattın. (hayal)

 

Ne hayallerle başlamıştık bu işe. Birlikte az mı çile paylaştık. (çektik)

 

Böyle çıplak nasıl şarkı söylenir, bilmem. (sazlar olmadan)

 

Reklam aramız var şimdi onu izleyelim.

 

Talihsiz bir kaza sonucu araba devriliyor.

 

Sel felaketinde ölü kaybı yoktur.

 

Çok üzgün bir haberle bültenimizi sonluyoruz.

 

Mehmet Akif ölümünün 15. yılında törenlerle kutlandı.

 

Bize çok iyi misafirlik gösterdiler.

 

Dinleyicilerimiz bu programları tepkileriyle desteklesinler.

 

Caddeleri kapsayan bu çamur bir an önce temizlenmeli.

 

Çocuğa baskı yapılması onu çekimser kılar.

 

Çocuğun üstü başı çamurla bezenmişti.

 

Tevfik Fikret yaşantısının son dönemlerini bunalım içinde geçirmiştir.

 

Bu olay onun hasta olmasını sağladı.

 

O gece şehrin ortasında bir ölü ölmüştü.

 

Bu hastalıkta ölüm şansı oldukça yüksektir.

 

Son yayımı beğenilmedi.

 

 

ç) Atasözleri ve Deyimleri Yanlış Kullanmak

 

Atasözleri ve deyimler, kalıplaşmış sözler olduğu için eş anlamlılarıyla bile olsa bu sözlerdeki kelimeler değiştirilmez ve anlamına uygun olmayan yerlerde kullanılmaz:

 

Atalarımız “zaman, nakittir” demişler. (vakit)

 

Sütten dili yanan ayranı üfleyerek içer. (yoğurdu, yer)

 

Kafa kafaya vermeyince taş yerinden oynamaz. (Baş başa)

 

Matematikten geçtiğini öğrenince etekleri tef çalmaya başladı.(zil)

 

Kurt kocayınca ayının maskarası olurmuş. (köpeğin)

 

Yangına ateşle gitti. (körükle)

 

Anlayana sivrisinek az. (Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.)

 

 

4. DURULUK

 

Bir cümlede gereksiz kelimelerin kullanılmamasına duruluk denir. Böyle bir cümleden kelime çıkarılırsa anlamda daralma olur.

 

Duruluğu engelleyen başlıca yanlışlıklar şunlardır:

 

Fazlalık

 

Bir cümlede aynı görevi yerine getiren birden fazla kelime veya ekin bulunması hâlinde gereksiz kelime ve şekil kullanılmış demektir.

 

Böyle cümlelerden kelime çıkarılması anlamda daralmaya yol açmayacağı gibi anlatımı rahatlatır:

 

Hoşça kalın diyorum size.

 

Bir cümle daha söylemek isteyeyim. (Bir cümle daha söyleyeyim.)

 

Kurumuş olan çiçekleri vazodan çıkardım.

 

Ne kadar ayıp, kulaklarımla duymasam inanmazdım.

 

Karşılıklı selamlaşıyoruz.

 

Fazlalık, genellikle eş anlamlı kelimelerin bir arada kullanılmasından kaynaklanır:

 

Akşam, hava kararmadan önce evde olmalıyım.

 

Yarı karanlık, loş bir yerde oturdular.

 

Henüz sınava daha var.

 

Size bir örnek daha vereyim mesela.

 

İptal edilen sınav yinelenecek ve tekrarlanacak.

 

Hayat bir yaşam mücadelesidir.

 

Problemi çözebilecek alternatif seçenekler sunulabilir aslında.

 

Çocukların eğitim ve terbiyesiyle ilgilenmeliyiz.

 

Eğer merak etmezseniz anlatmayayım.

 

Yaklaşık iki yıla yakın bir zamandır Konya’da oturuyorlar.

 

Kısaltmalardan sonra, kısaltmaya dahil kelimenin tekrar söylenmesi fazlalıktır:

 

ISBN numarası (International Standart Book Number numarası), ÖSS sınavı (Öğrenci Seçme Sınavı sınavı), ÖSYM merkezi (Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi merkezi), GAP projesi (Güneydoğu Anadolu Projesi projesi), (bilgi yelpazesi.net) TBMM meclisi (Türkiye Büyük Millet Meclisi meclisi), ÜNTV televizyonu (Üniversite Televizyonu televizyonu) gibi.

 

 

5. YALINLIK

 

Söylenmek istenilenin gereksiz süsleme ve özentilerden arındırılarak, herkesin bildiği kelimelerle en kısa yoldan fakat tam olarak ifade edilmesine yalınlık denir. Anlatımda yalınlığı engelleyen hususların başında garabet gelir.

 

Garabet

 

Bir ifadede, anlamı herkesçe bilinmeyen, alışılmamış kelimelerin kullanılmasına garabet denir. Böyle kelimelere de garip adı verilir.

 

Çeşitli bilim dallarına ve mesleklere ait olup günlük dilde kullanılmayan, anlamı herkesçe bilinmeyen terimler garip sayılmaz. Ancak bunlardan, o alanın mensupları tarafından bilinmeyenleri garabete örnek olur.

 

Garabet; anlamını herkesin kolayca kavrayamadığı kelimeleri bildiğini göstermek, aydın görünmek, kendini belli bir zümrenin üyesi gibi göstermek ve taklit gibi sebeplerle ortaya çıkar. Başlıca çeşitleri şunlardır:

 

Vaktiyle kullanıldığı hâlde günümüzde unutulmuş, kullanımdan düşmüş kelime ve şekilleri kullanmak: bilüpdür, eleğimsağma (gökkuşağı), gözgü (ayna), iktifa et- (yetin-), kangı (hani), muhammes (beşgen), murafaa (duruşma), sitâre (yıldız), tamu (cehennem), vabeste (bağlı), yazıklı (günahkâr) gibi.

 

Söylenişi değiştirilerek Türkçeleştirilmiş kelimelerin asli şekliyle kullanılması da garabettir: auto (oto), card (kart), câmeşuy (çamaşır), laser (lazer), mahabbet, mümkin, müşkil, mektûb, station (istasyon), tennûr (tandır), wardrobe (gardırop) gibi.

 

Dile henüz tam manasıyla girmeyen yabancı kelimeleri kullanmak:

 

(Bunların içinde Türkçesi olanların ısrarla yabancı şeklini kullanmak ana dili sevgisiyle bağdaşmaz.) agresif (saldırgan), computer (bilgisayar), correlation (karşılıklı ilgi), holigan (serseri), monopol (tekel), my darling (sevgilim), my God (Allahım), partner (ortak), part-time (yarım gün), prezantasyon (tanıştırma), side effect (yan etki), siesta (öğle uykusu), software (yazılım), tayming (zamanlama), test et- (dene-) gibi.

 

Yabancı kelimelerle Türkçe kelimeleri gelişigüzel birleştirmek:

 

anti-leke, çaykolik, derskolik, dokunmatik, ekolojik denge (çevre dengesi), kotasyon ver-, makro açı, playliyoruz, save et- (kaydet-) gibi.

 

Yeni ortaya atılan fakat anlamı herkesçe bilinmeyen, benimsenmeyen kelimeleri kullanmak:

 

ayırmaç (logo), andaç (muhtıra), başat (hakim), direngen (muannit), etik (ahlaki), gömüt (mezar), saltık (mutlak) gibi.

 

Nefret ve tiksinti uyandıran, müstehcen (edebe aykırı, yakışıksız) ve kaba kelimeler kullanmak da garabettendir.

 

 

6. AKICILIK

 

Anlatımın önemli özelliklerinden birisidir. Cümlenin anlam ve ses bakımından pürüzsüz olması demektir. Akıcılığı engelleyen ses ve ahenk kusurlarının başlıcaları tekrarlama, zincirlenme ve tenafür (kakofoni)dür.

 

a) Tekrarlama

 

Bir ifadede gerek olmadığı hâlde aynı sözün iki defadan fazla kullanılması tekrarlama denen ahenk kusuruna yol açar:

 

Geçen Ramazan Bayramı’nda Oktay’ı, Oktay’ın köydeki amcasını ve Oktay’ın büyük kardeşini de ziyaret ettik.

 

Bu yıl okuyacağımız dersler arasında ortak dersler denen dersler de varmış.

 

Televizyon kanallarında yeni program arayışı, aslında programlardan değil program içeriklerinden kaynaklanmaktadır.

 

 

b) Zincirlenme

 

Bir kelime grubunda veya cümlede aynı ekleri alan kelimelerin peş peşe sıralanmasından kaynaklanan bir ahenk kusurudur.

 

Zincirleme isim tamlamalarında ve arka arkaya sıralanan zarf-fiillerde daha çok görülür:

 

Burkay’ın dayısının oğlunun çantasının fiyatı.

 

Selçuk Üniversitesinin Edebiyat Fakültesinin Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümünün Urdu Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalının öğretim üyesi.

 

Merdiveni dayayıp, kayısı ağacına çıkıp, kalınca bir dala oturup, kayısıları koparıp, sepetine doldurup, sepeti aşağı sarkıtıp yerdeki kovayı istedi.

 

Sekretere sormadan, izin almadan, kapıyı vurmadan içeri girdi.

 

Yerinden hızla kalkarak, pencereyi açarak, aşağıya bağırarak kardeşini çağırdı.

 

Biraz önce hışımla içeri giren, “müdür yok mu” diye bağıran, masaya vuran, yerinde tepinen sen değil miydin?

 

 

c) Tenafür (Kakışma, Kakofoni)

 

Bir kelime veya kelime grubundaki seslerin söyleyiş bakımından birbiriyle uyuşmaması, kulak tırmalayıcı olması, tenafür denen ses ve ahenk kusuruna yol açar.

 

p, t; c, ç, j, s, ş, z gibi bazı seslerin birbirine yakın olması hem söyleyiş güçlüğü yarattır hem de kulağa da hoş gelmez:

 

basınç ölçer, çürütücü, çeşmedeki çengel, eş zamanlı, İştaş Pasajı, sözcükcük, kırktırttı, koşullaştırılmışlık, olasılıklı, şaşalayış, tatsız tuzsuz gibi.

 

Yanıltmacalar ve bazı tekerlemeler de tenafürü örnekler:

 

Bir berber bir berbere bre berber gel beraber bir berber dükkânı açalım demiş.

 

Bir dalda bir kartal dal tartar kartal kalkar kartal kalkar dal sarkar.

 

Şu duvarı badanalamalı mı badanalamamalı mı?

 

Şu köşe yaz köşesi şu köşe kış köşesi ortada lamba şişesi.

 

Tuz ucuzudukça ucuzudu.

 

Üç tas has hoş hoşaf.

 

NOKTALAMA İŞARETLERİ ÖZET ANLATIM

 

TDK Sitesinden Yararlanılmıştır.

 

NOKTA İŞARETİ ( . )

 

1. Cümlenin sonuna konur:

 

Örnek:

 

Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurulmuştur.

 

Artık o, ne üniformalı bir başkumandan, ne fraklı ve beyaz kravatlı bir devlet başkanıydı.

 

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Panorama)

 

Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu.

 

(Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu)

 

Ancak, duraklamanın daha az yapıldığı sıralı cümlelerde nokta yerine virgül veya noktalı virgül konur:

 

At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.

 

2. Kısaltmaların sonuna konur:

 

Örnek:

 

Alb. (albay), Dr. (doktor), Yard. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve başkaları, ve benzerleri, ve bunun gibi); T. (Türkçe), Alm. (Almanca), Ar. (Arapça), Far. (Farsça), Fr. (Fransızca), İng. (İngilizce), Lât. (Lâtince) (bk. Kısaltmalar).

 

Ancak, bazı kısaltmalarda nokta kullanılmaz:

 

TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi), TDK (Türk Dil Kurumu); KB (Kutadgu Bilig), TD (Türk Dili); B (batı), D (doğu), GB (güneybatı), GD (güneydoğu); m (metre), cm (santimetre), g (gram), kg (kilogram), l (litre), hl (hektolitre); C (karbon), Fe (demir) (Ayrıntı için bk. Kısaltmalar).

 

3. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur:

 

Örnek:

 

3. (üçüncü), 15. (on beşinci), IV. (dördüncü); II. Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak (bk. Sayıların yazılışı 6).

 

UYARI: Cadde ve sokak numaralarında nokta mutlaka kullanılmalıdır. Nokta kullanılmadığı takdirde yukarıdaki örneklerden 2 adet cadde, 20 adet sokak anlaşılır.

 

4. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur:

 

Örnek:

 

       I.          1.         A.        a.

       II.         2.         B.        b.

 

5. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

29.5.1453, 29.X.1923.

 

Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adlarından önce ve sonra nokta kullanılmaz:

 

29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923.

 

6. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

Tren 09.15'te kalktı.

 

Tören 17.30'da, hükûmet daireleri kapandıktan yarım saat sonra başlayacaktır. (Tarık Buğra)

 

7. Arka arkaya sıralanan virgülle veya çizgiyle ayrılan rakamlardan sadece sonuncu rakama nokta konur:

 

Örnek:

 

3, 4 ve 7. maddeler; XII – XIV. yüzyıllar arasında.

 

8. Bibliyografik künyelerin sonuna konur:

 

Örnek:

 

Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, Ankara 1960.

 

9. Üçlü gruplara ayrılarak yazılan büyük sayılarda gruplar arasına konur:

 

Örnek:

 

16.551.000, 22.465.660. Gruplara ayrılan sayılarda nokta kullanılmaması da mümkündür (bk. Sayıların yazılışı 4).

 

10. Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır:

 

Örnek:

 

4.5 = 20

 

 

 

VİRGÜL İŞARETİ ( , )

 

1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur:

 

Örnek:

 

Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sıcak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum.

 

(Halide Edip Adıvar, Kalp Ağrısı)

 

Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller

 

Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller

 

(Faruk Nafiz Çamlıbel)

 

2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Bir varmış, bir yokmuş.

 

Örnek:

 

Umduk, bekledik, düşündük.

 

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

 

Fakat yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez.

 

(Falih Rıfkı Atay, Denizaşırı)

 

3. Cümlede özel olarak vurgulanması gereken ögelerden sonra konur:

 

Örnek:

 

Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz.

 

(Mustafa Kemal Atatürk)

 

4. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri belirtmek için konur:

 

Örnek:

 

Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi, koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti.

 

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Panorama)

 

5. Cümle içinde ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

Örnek olsun diye, örnek istemez ya, söylüyorum.

 

Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım.

 

(Mustafa Kemal Atatürk)

 

6. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına konur:

 

Örnek:

 

Akşam, yine akşam, yine akşam,

 

Göllerde bu dem bir kamış olsam!

 

(Ahmet Haşim)

 

Kopar sonbahar tellerinden

 

Derinden, derinden, derinden

 

Biten yazla başlar keder musikisi

 

(Yahya Kemal Beyatlı)

 

Ancak, ikilemelerde kelimeler arasına virgül konmaz: akşam akşam, yavaş yavaş, bata çıka, koşa koşa.

 

7. Tırnak içinde olmayan aktarma cümlelerden sonra konur:

 

Örnek:

 

Datça'ya yarın gideceğim, dedi.

 

– Bugünlük bu kadar her gün üç mermi, diye düşündü.

 

(Tarık Buğra, Küçük Ağa)

 

8. Konuşma çizgisinden önce konur:

 

Örnek:

 

Hatta bahçede gezen hanımefendi bile işin farkına varıp,

 

– Nen var senin çocuğum, diye sormak zorunda kaldı.

 

(Haldun Taner, Hikâyeler)

 

9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bildiren hayır, yok, yoo, evet, peki, pekâlâ,  (bilgi yelpazesi.net) tamam, olur, hayhay, baş üstüne, öyle, haydi, elbette gibi kelimelerden sonra konur:

 

Örnek:

 

Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz.

 

Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor.

 

(Yahya Kemal Beyatlı)

 

— Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi.

 

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

 

10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime gruplarıyla yapı ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek için kullanılır:

 

Örnek:

 

Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır.

 

(Halit Ziya Uşaklıgil, İzmir Hikâyeleri)

 

Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi.

 

(Reşat Nuri Güntekin, Bir Kadın Düşmanı).

 

11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur:

 

Örnek:

 

Efendiler, bilirsiniz ki, hayat demek, mücadele, müsademe demektir.

 

(Mustafa Kemal Atatürk)

 

Sayın Başkan,

 

Sevgili kardeşim,

 

Değerli arkadaşım,

 

12. Yazışmalarda, başvurulan makamın adından sonra konur:

 

Örnek:

 

Türk Dil Kurumu Başkanlığına,

 

13. Yazışmalarda, yer adlarını tarihlerden ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

Kuşadası, 7 Şubat (Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu)

 

14. Sayıların yazılışında, kesirleri ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

38,6 (otuz sekiz tam, onda altı), 25,33 (yirmi beş tam, yüzde otuz üç), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş) (bk. Sayıların yazılışı 5).

 

15. Bibliyografik künyelerde yazar, eser, basım evi vb. maddelerden sonra konur:

 

Örnek:

 

Falih Rıfkı Atay, Tuna Kıyıları, Remzi Kitap Evi, İstanbul 1938.

 

Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur:

 

Ergin, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara 1958.

 

UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut bağlaçlarından önce de, sonra da virgül konmaz:

 

Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik'e bol teşekkürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı. (Peyami Safa, Mahşer)

 

 

 

NOKTALI VİRGÜL İŞARETİ ( ; )

 

1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.

 

2. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum. Sabahtan beri bekliyorum; ne gelen var, ne giden. İş işten geçti; artık gelse de olur, gelmese de.

 

3. Virgülle ayrılmış örnekleri farklı örneklerden ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakû.

 

4. Kendilerinden evvelki cümleyle ilgi kuran ancak, yalnız, fakat, lâkin, çünkü, yoksa, bundan dolayı, binaenaleyh, sonuç olarak, bununla birlikte, öyleyse vb. cümle başı bağlaçlarından önce konur:

 

Örnek:

 

Halis bir şiir fena okunabilir; lâkin sahte bir şiir iyi okunamaz.

 

(Yahya Kemal Beyatlı)

 

Bir millet ordusunu kaybedebilir, bağımsızlığını da kaybedebilir; fakat dilini sakladıkça o millet yaşıyor demektir.

 

(Nihal Atsız, Türk Ülküsü)

 

* * *

 

Sıralı cümleler arasında ancak, fakat, çünkü vb. cümle başı bağlayıcılarından önce yazar, araya nokta, virgül, noktalı virgül koymakta serbesttir. Bu husus, yazarın üslûptaki tercihiyle ilgilidir.

 

 

 

İKİ NOKTA İŞARETİ ( : )

 

1. Kendisinden sonra örnek verilecek cümlenin sonuna konur:

 

Örnek:

 

Millî Edebiyat akımının temsilcilerinden bir kısmını sıralayalım: Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem.

 

Yeni harfler alındıktan sonra eski yazı ile bir tek kelime bile yazmayan iki kişi görmüşümdür: Atatürk ve İnönü!

 

                                    (Falih Rıfkı Atay, Çankaya)

 

– Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?

 

Ziraatçı sayar:

 

– Yulaf, pancar, zerzevat, tütün...

 

(Falih Rıfkı Atay, Çankaya)

 

2. Kendisinden sonra açıklama yapılacak cümlenin sonuna konur:

 

Örnek:

 

Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.

 

(Mustafa Kemal Atatürk)

 

Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim.

 

(Falih Rıfkı Atay, Denizaşırı)

 

Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;

 

Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük.

 

(Yahya Kemal Beyatlı)

 

3. Kütüphanecilik alanında yazar adı ile eser başlığı arasına konur:

 

Örnek:

 

Yahya Kemal Beyatlı: Kendi Gök Kubbemiz, Falih Rıfkı Atay: Çankaya, Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Yaban, Faruk Nafiz Çamlıbel: Bir Ömür Böyle Geçti (bk. Virgül 15).

 

4. Ses biliminde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır:

 

Örnek:

 

a:ile, ka:til, usu:le, i:cat.

 

5. Edebî eserlerdeki karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişinin adından sonra konur:

 

Örnek:

 

Bilge Kağan: Türklerim, işitin!

Üstten gök çökmedikçe

altan yer delinmedikçe

ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin?

Koro :  Göğe erer başımız

başınla senin !

Bilge Kağan: Ulusum birleşip yücelsin diye

gece uyumadım, gündüz oturmadım.

Türklerim Bilge Kağan der bana.

Ben her şeyi onlar için bildim.

Nöbetteyim !

(A. Turan Oflazoğlu, Anıtkabir)

 

6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır:

 

Örnek:

 

56:8=7, 100:2=50.

 

 

 

ÜÇ NOKTA İŞARETİ ( ... )

 

1. Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:

 

Örnek:

 

Ne çare ki, çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveriyordu da, bu yanı...

 

(Tarık Buğra, Dönemeçte)

 

2. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten ötürü açıklanmak istenmeyen kelime ve bölümlerin yerine konur:

 

Örnek:

 

Kılavuzu karga olanın burnu b...tan çıkmaz.

 

B..., 7 Nisan           (Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu)

 

Arabacı B...'a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın içine doğru başını çeviriyordu.

 

(Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur)

 

3. Alıntılarda; başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümlerin yerine konur:

 

Örnek:

 

Mümtaz, bu dükkâna bakarken hiç farkında olmadan Mallarmé'nin mısraını hatırladı: "Meçhul bir felâketten buraya düşmüş..."

 

(Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur)

 

Alınmayan kelime ve bölümlerin yerine yay ayraç içinde üç nokta konması da mümkündür.

 

4. Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun muhayyilesine bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur:

 

Örnek:

 

Karşı sahilde mor, fark olunmaz sisler altındaki dağlar, korular, beyaz yalılar... Ve bütün bunların üzerinde bir esatir rüyasının  (bilgi yelpazesi.net) havaî hakikati gibi uçan martı sürüleri...

 

(Ömer Seyfettin, Bahar ve Kelebekler)

 

Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...

 

(Faruk Nafiz Çamlıbel, Han Duvarları)

 

Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!

 

(Faruk Nafiz Çamlıbel, Sanat)

 

Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz. O noktainazar şudur: Türk milletini, medenî cihanda, lâyık olduğu mevkie is'at etmek ve Türk cumhuriyetini sarsılmaz temelleri üzerinde, her gün, daha ziyade takviye etmek...

 

(Mustafa Kemal Atatürk)

 

5. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:

 

Örnek:

 

Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden tanıdılar:

 

— Koca Ali... Koca Ali, be!...

 

(Ömer Seyfettin, Diyet)

 

6. Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevaplarda kullanılır:

 

Örnek:

 

— Yabancı yok!

— Kimsin?

— Ali...

— Hangi Ali?

— ...

— Sen misin, Ali usta?

— Benim!...

— Ne arıyorsun bu vakit buralarda?

— Hiç...

— Nasıl hiç? Suya çekicini mi düşürdün yoksa !...

— !...

 

(Ömer Seyfettin, Diyet)

 

UYARI: Türk imlâsında iki nokta yan yana kullanılmaz.

 

 

 

SORU İŞARETİ ( ? )

 

1. Soru bildiren cümle veya sözlerin sonuna konur:

 

Örnek:

 

Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı?

 

(Faruk Nafiz Çamlıbel, Yolcu ile Arabacı)

 

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

 

(Ahmet Haşim, Merdiven)

 

Atatürk bana sordu:

 

— Yeni yazıyı tatbik etmek için ne düşündünüz?

 

(Falih Rıfkı Atay, Çankaya)

 

Soru, vurguyla belirtildiği zaman da soru işareti kullanılır:

 

Gümrükteki memur başını kaldırdı:

 

— Adınız?

 

Soru bildiren cümle veya sözlerde bazen cevabın ne olacağı sözün gelişinden belli olur. Bu tür cümle ve sözlerin sonunda da soru işareti kullanılır:

 

Haksız mıyım? Liderler içinde Atatürk gibisi var mı?

 

Yoksa bu sözümde yalan var mı?

 

(Bilge Kağan)

 

2. Bilinmeyen yer, tarih vb. durumlar için kullanılır:

 

Örnek:

 

Yunus Emre (1240?-1320), (Doğum yeri: ?).

 

Türk halk felsefesinin, Türk nükteciliğinin ve mizah dehasının büyük mümessili Nasreddin Hoca da (Hâce Nasirüddin) bu asırda yaşamıştır (1208 ?-1284).

 

(Türk Dünyası El Kitabı)

 

3. Bir bilginin şüpheyle karşılandığı veya kesin olmadığı durumlarda yay ayraç içinde soru işareti kullanılır:

 

Örnek:

 

Ankara'dan Konya'ya 1,5 (?) saatte gitmiş.

 

1496 (?) yılında doğan Fuzulî ...

 

UYARI: mı / mi eki -ınca / -ince anlamında zarf-fiil işleviyle kullanıldığı zaman soru işareti konmaz:

 

Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve gideriz.

 

Alp Er Tonga öldi mü

 

Esiz ajun kaldı mu

 

Ödlek öçin aldı mu

 

Emdi yürek yırtılur.

 

Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı.

 

(Haldun Taner, Onikiye Bir Var)

 

UYARI: Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur:

 

Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?

 

Üsküdar'dan mı, Hisar'dan mı, Kavaklar'dan mı?

 

(Yahya Kemal Beyatlı)

 

Ruhunu karartan neydi, yağmur mu yağıyordu; yoksa şimşekler mi çakıyordu?

 

 

 

ÜNLEM İŞARETİ ( ! )

 

1. Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümlelerin sonuna konur:

 

Örnek:

 

Ne mutlu Türk'üm diyene!    (Mustafa Kemal Atatürk)

 

Gurbet o kadar acı

 

Ki ne varsa içimde

 

Hepsi bana yabancı

 

Hepsi başka biçimde!

 

(Kemalettin Kâmi Kamu)

 

Hava ne kadar da sıcak!

 

Aşkolsun!

 

Ne kadar akıllı adamlar var!

 

2. Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur:

 

Örnek:

 

Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!

 

(Mustafa Kemal Atatürk)

 

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.   (Mustafa Kemal Atatürk)

 

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!   (Yahya Kemal Beyatlı)

 

Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar,

 

Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!

 

(Faruk Nafiz Çamlıbel)

 

Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın

 

Bu toprak bir devrin battığı yerdir.

 

(Necmettin Halil Onan)

 

Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabileceği gibi cümlenin sonuna da konabilir:

 

Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken

 

Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!

 

(Faruk Nafiz Çamlıbel)

 

3. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için ayraç içinde ünlem işareti kullanılır:

 

Örnek:

 

İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!)

 

Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.

 

 

 

KISA ÇİZGİ İŞARETİ ( - )

 

1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:

 

Örnek:

 

Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi bilmem. Havuzun suyu bulanık. Kapının saatleri 12'yi geçmiş. Kanepelerde kimseler yok. Tramvay ne fena gıcırdadı! Tramvaydaki adam bir tanıdık mı idi acaba? Ne diye öyle dönüp dönüp baktı? Yoksa kimseciklerin oturmadığı kanepelerde bu saatte pek başıboşlar mı oturur?

 

(Sait Faik Abasıyanık, Havuz Başı)

 

2. Ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için kullanılır:

 

Örnek:

 

Örnek olsun diye -örnek istemez ya- söylüyorum.

 

3. Dil bilgisinde kökleri ve ekleri ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

al-ış, dur-ak, Dur-sun, Dur-muş, gör-gü-süz-lük.

 

4. Dil bilgisinde fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır:

 

Örnek:

 

al-, dur-, gör-, ver-; başar-, kana-, okut-, taşla-, yazdır-.

 

5. Dil bilgisinde eklerin başına konur:

 

Örnek:

 

-den, -lık, -ış, -ak.

 

6. Dil bilgisinde heceleri göstermek için kullanılır:

 

Örnek:

 

a-raş-tır-ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, ya-zar-lık, prog-ram.

 

7. Eski harfli metinlerin yeni yazıya aktarılmasında Arapça ve Farsça kurallara göre yapılmış tamlamaların, birleşik  (bilgi yelpazesi.net) ve türemiş kelimelerin ögelerini ayırmak için kullanılır:

 

Örnek:

 

dârü'l-fünûn, resm-i geçit, resm-i kabûl, Cemiyet-i Akvâm, Hâkimiyet-i Milliye, Servet-i Fünûn, hokka-bâz, âteş-perest, menfaat-perest, bî-bedel, nâ-mağlûb, fî-sebîlillâh, min-tarafillâh, bilâ-ücret.

 

8. Kelimeler arasında “-den...-a, ve, ile, ilâ, arasında” anlamlarını vermek üzere kullanılır:

 

Örnek:

 

Türkçe-Fransızca Sözlük, Aydın-İzmir yolu, Ankara-İstanbul uçak seferleri, Türk-Alman ilişkileri, Ural-Altay dil grubu, 09.30 - 10.30, Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması, Manas Destanı'nda soy-dil-din üçgeni, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, 1995-1996 öğretim yılı.

 

9. Bazı terim ve kuruluş adlarında kelimeler arasına konur:

 

Örnek:

 

sıfat-fiil, zarf-fiil; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi.

 

10. Yabancı özel adlarda ve henüz dilimize mal olmadığı için özgün imlâlarıyla yazılan yabancı kelimelerde kullanılır:

 

Örnek:

 

Joliot-Curie, Lévy-Bruhl, Saint-Gotthard, Sainte-Beuve, Boulogne-sur-Mer, Bouches-du-Rhône, Salins-les-Bains, by-pass, check-up, Aix-en-Provence.

 

11. Adres yazarken semt ile şehir arasına konur:

 

Örnek:

 

Kurtuluş - ANKARA

 

12. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır:

 

Örnek:

 

50 - 20 = 30

 

 

 

UZUN ÇİZGİ İŞARETİ (—)

 

Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır.Buna konuşma çizgisi de denir.

 

Örnek:

 

Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:

 

“Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?”

 

Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,

 

Dedi:

 

— Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!

 

(Faruk Nafiz Çamlıbel, Han Duvarları)

 

Frankfurt'a gelene herkesin sorduğu şunlardır:

 

— Eski şehri gezdin mi?

 

— Rothshild'in evine gittin mi?

 

— Goethe'nin evini gezdin mi?

 

(Ahmet Haşim, Frankfurt Seyahatnamesi)

 

— Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi.

 

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

 

Oyunlarda uzun çizgi konuşanın adından sonra konabilir:

 

Sıtkı Bey — Oğlum ben kalenin teslimini düşünmüyorum. Kurtarmağa bir çare arıyorum. Kalenin teslimini düşünen seninle müzakere etmez a!

 

İslâm Bey — Kurtarmağa çare... Kavga ederiz... Ölürüz... Teslim olmayız...

 

Sıtkı Bey — Kaleyi kurtarmak için daha güzel bir çare var. Gerçekten ölecek adam ister.

 

İslâm Bey — Ben daha ölmedim.

 

(Namık Kemal, Vatan yahut Silistre)

 

UYARI: Konuşmalar tırnak içinde verildiği zaman uzun çizgi kullanılmaz.

 

 

 

EĞİK ÇİZGİ İŞARETİ ( / )

 

1. Şiirlerden yapılan alıntılarda, mısraların yan yana yazılması gereken durumlarda mısraları belirlemek için kullanılır:

 

Örnek:

 

Ne sen, ne ben / Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ / Ne de âlâm-ı fikre bir mersâ / Olan bu mâî deniz / Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. (Ahmet Haşim, O Belde)

 

2. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına konur:

 

Örnek:

 

Altay Sokağı, Nu.: 21/6

 

3. Adres yazarken semt ile şehir arasına konur:

 

Örnek:

 

Altay Sokağı, Nu.: 21/6 Kurtuluş / ANKARA

 

4. Dil bilgisinde eklerin farklı şekillerini göstermek için kullanılır:

 

Örnek:

 

-a/-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-meden.

 

5. Bölme işareti olarak kullanılır:

 

Örnek:

 

70 /2 = 35

 

 

 

TIRNAK İŞARETİ ( “...” )

 

1. Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tırnak içine alınır:

 

Örnek:

 

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ön cephesinde Atatürk'ün “Hayatta en hakikî mürşit ilimdir.” vecizesi yer almaktadır. Ulu önderin “Ne mutlu Türküm diyene!” sözü her Türk'ü duygulandırır.

 

Bakınız, şair vatanı ne güzel tarif ediyor:

 

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

 

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

 

UYARI: Aynen alınmayan söz ve yazılar tırnak içinde gösterilmez.

 

UYARI: Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta, soru işareti, ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır:

 

“Akıl yaşta değil baştadır.” atasözü yüzyılların tecrübesinden süzülüp gelen bir gerçeği ifade etmiyor mu?

 

“İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur!” diyorlar.

 

(Yahya Kemal Beyatlı)

 

UYARI: Uzun alıntılarda her paragraf ayrı ayrı tırnak içine alınır.

 

2. Özel olarak belirtilmek istenen sözler tırnak içine alınır:

 

Örnek:

 

Yeni bir “barış taarruzu” başladı.

 

Özel olarak belirtilmek istenen sözler tırnak içine alınmadan koyu yazılarak veya altı çizilerek de gösterilebilir.

 

Höyük sözü Anadolu'da tepe olarak geçer.

 

3. Kitapların ve yazıların adları ve başlıkları tırnak içine alınır:

 

Örnek:

 

Yahya Kemal'in bazı şiirleri “Kendi Gök Kubbemiz” adı altında çıktı.

 

(Ahmet Hamdi Tanpınar)

 

“İmlâ Kuralları” bölümünde bazı uyarılara yer verilmiştir.

 

Kitapların ve yazıların adları ve başlıkları tırnak içine alınmaksızın koyu yazılarak veya eğik yazıyla (italik) dizilerek de gösterilebilir:

 

Cahit Sıtkı'nın Şairin Ölümü şiirini Yahya Kemal çok sevmişti.

 

(Ahmet Hamdi Tanpınar)

 

Bugünün gençleri Dar Kapı'yı okumalıdırlar. (Ahmet Hamdi Tanpınar)

 

UYARI: Tırnak içine alınan sözlerden sonra kesme işareti kullanılmaz:

 

Yahya Kemal’in “Kendi Gök Kubbemiz”i okudunuz mu?

 

 

 

TEK TIRNAK İŞARETİ ( ‘...’ )

 

1. Tırnak içinde verilen ve yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü belirtmek için kullanılır:

 

Örnek:

 

Edebiyat öğretmeni “Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi ve Faruk Nafiz'in bu güzel şiirini okumaya başladı.

 

“Şinasi'nin ‘safi Türkçe’ ile yazdığını söylediği şiirlerden sonra vardığı bu konuşulan dil fikri şüphesiz ki ondan gelen en büyük kazancımızdır.”

 

(Ahmet Hamdi Tanpınar)

 

2. Dil yazılarında verilen örneğin anlamını göstermek için kullanılır:

 

Örnek:

 

Göktürk Anıtları'nda geçen fakat günümüze ulaşmayan bazı örnekler: bodun ‘millet, kavim’, sab ‘söz’, eçü apa ‘ecdat, atalar’, tüketi ‘tamamen, bütünüyle’.

 

 

 

DENDEN İŞARETİ (")

 

Bir yazıdaki maddelerin sıralanmasında veya bir çizelgede alt alta gelen aynı sözlerin veya söz gruplarının tekrar yazılmasını önlemek için kullanılır:

 

Örnek:

 

a.    Etken              fiil

b.    Edilgen            "

c.    Dönüşlü          "

ç.    İşteş                "

 

 

 

PARANTEZ İŞARETİ, YAY AYRAÇ İŞARETİ ( ( ) )

 

1. Cümlenin yapısıyla doğrudan doğruya ilgili olmayan açıklamalar için kullanılır:

 

Örnek:

 

Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz.

 

(Nurullah Ataç, Söyleşiler)

 

Süleyman Şah'ın cenazesi sudan ihraç olunarak (çıkarılarak) hemen orada defnedilmiştir ki makarrı (durağı) hâlâ “Türk Mezarı” namiyle maruftur (tanınmıştır).

 

(Refik Halit Karay, Bir İçim Su)

 

UYARI: Hakkında açıklama yapılan söze ait ek, ayraç kapandıktan sonra yazılır:

 

Yunus Emre (1240?- 1320)'nin...

 

UYARI: Yani ile yapılan açıklamalar ayraç içine alınmaz.

 

2. Tiyatro eserlerinde konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır:

 

Örnek:

 

İhtiyar – (Yavaş yavaş Kaymakama yaklaşır.) Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın...

 

Kaymakam – (hiddetle) Ne olacak baba... Oğlunun katili ecnebi tebaasıymış... Düşman gemileri üstümüze toplarını çevirmişler, Adalı'yı istiyorlar... Sağ salim onu teslim edecekmişiz.

 

İhtiyar – (Evvelâ vurulmuş gibi sendeler, sonra derin ve saf bir bakışla Kaymakam ve arkadaşlarına) Etmeyin Efendiler... Benim gibi dertli bir ihtiyarla eğlenmek günahtır... Sizin gibi efendilere yakışmaz...

 

(Reşat Nuri Güntekin, İstiklâl)

 

3. Alıntıların aktarıldığı eseri veya yazarı göstermek için kullanılır:

 

Örnek:

 

Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip olmağa hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir, ya kimsenin.

 

(Ahmet Hikmet Müftüoğlu)

 

Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin

 

Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?      (Safahat)

 

4. Alıntılarda, başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümlerin yerine konulan üç nokta, yay ayraç içine alınabilir (bk. Üç nokta 1).

 

5. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır (bk. Ünlem işareti 3).

 

6. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını göstermek için kullanılan soru işareti yay  (bilgi yelpazesi.net) ayraç içine alınır (bk. Soru işareti 3).

 

7. Bir yazının maddelerini gösteren rakam ve harflerden sonra kapama ayracı konur:

 

Örnek:

 

  I)    1)    A)    a)

 

  II)    2)    B)    b)

 

 

 

KÖŞELİ PARANTEZ İŞARETİ, KÖŞELİ AYRAÇ İŞARETİ ( [  ] )

 

1. Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda yay ayraçtan önce köşeli ayraç kullanılır:

 

Örnek:

 

Mongolın Ertniy Tüü0 (Arheologiyn Nayruulal) [Mogolistan'ın Eski Tarihi (Arkeolojik Araştırmalar)], BNMAU-ın şinjleh U0aanı Akademii Tuu0ıyn)ureelen, Ulaanbaatar 1977.

 

2. Bibliyografik künyelere ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kullanılır:

 

Örnek:

 

Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet 1922.

 

Yekta Bahir [Ömer Seyfettin], Yeni Lisan, Genç Kalemler.

 

3. Bilimsel çalışmalarda, metinde bulunmayan veya silinmiş olan, fakat araştırıcı tarafından tamamlanan bölümler köşeli ayraç içine alınır:

 

Örnek:

 

Babam kağan öldüğünde küçük kardeşim Kül-tegin ye[di yaşında kaldı...].

 

(Çözülmüş Orhon Yazıtları)

 

 

 

KESME İŞARETİ ( ' )

 

1. Özel adlara getirilen iyelik ve hâl eklerini ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

Fatih Sultan Mehmet'e, Atatürk'üm, Türkiye'm, İnönü'den, Yurdakul'dan, Kâzım Karabekir'i, Yunus Emre'yi, Ziya Gökalp'tan; Türk'e, Alman'ı; Jüpiter'den, Venüs'ü; Türkiye'de, Van Gölü'ne, Ağrı Dağı'nın; Ziya Gökalp Bulvarı'nda, Çankaya Köşkü'ne, Sait Halimpaşa Yalısı'ndan; Kiralık Konak'ta, Sinekli Bakkal'ı.

 

Ancak aşağıda belirtilen özel adlardan sonra kesme işareti kullanılmaz:

 

a. Kurum ve kuruluş adları:

 

Örnek:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığına.

 

b. Akım, çağ ve dönem adları:

 

Örnek:

 

Eski Çağın, Yükselme Döneminin, Klâsik Türk Edebiyatına, Millî Edebiyat Akımının, Edebiyat-ı Cedide Topluluğunun.

 

c. Kişi adlarından sonra kullanılan unvanlar:

 

Örnek:

 

Mustafa Kemal Paşaya, Nasrettin Hocada, Enver Paşanın, Zeynep Hanıma, Ayhan Beyden, Ahmet Mithat Efendinin, Enver Paşayı.

 

ç. Ay ve gün adları:

 

Örnek:

 

29 Ekime..., 30 Ağustos Çarşambadan sonra

 

d. Deyimlerde geçen özel adlar:

 

Örnek:

 

Allahtan hayırlısı, Allaha emanet; Alinin külâhını Veliye, Velinin külâhını Aliye.

 

UYARI: Ahmet, Halit, Mehmet, Murat, Recep; Gazi Antep, Sinop, Zonguldak gibi örneklerde kesme işareti kullanılır. Ancak kelimeler, Ahmeti, Haliti, Mehmeti, Muratı, Recepi, Gazi Antepi, Sinopu, Zonguldakı şeklinde telâffuz edilmez; Ahmedi, Halidi, Mehmedi, Muradı, Recebi, Gazi Antebi, Sinobu, Zonguldağı şeklinde telâffuz edilir.

 

UYARI: Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.

 

2. Yabancı özel adlardan sonra getirilen çokluk ve yapım ekleri kesme işaretiyle ayrılır:

 

Örnek:

 

Nice'ler, Lille'li, Bordeaux'lu, Honolulu'lu.

 

UYARI: Yabancı özel adlar dışındaki özel adlara getirilen yapım ekleri ve çokluk eki kesmeyle ayrılmaz:

 

Örnek:

 

Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı; Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Ereğliler. Bu eklerden sonra da kesme işareti kullanılmaz: Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hristiyanlıktan, Aydınlıdan.

 

3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

TBMM'nin, TDK'nin, BM'de, ABD'de, TV'ye.

 

UYARI: Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu; büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın son harfinin okunuşu esas alınır:

 

Örnek:

 

kg'den, cm'yi, mm'den; BDT'ye, THY'de, TRT'den. Ancak kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen eklerde bu okunuş esas alınır: ASELSAN'da, BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya.

 

UYARI: Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla üs işaretli kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda ek noktadan ve üs işaretinden sonra, kelimenin ve üs işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır:

 

Örnek:

 

vb.leri, mad.si, Alm.dan, İng.yi, Nu.dan; cm³e (santimetre küpe), m²ye (metre kareye), 64ten (altı üssü dörtten)

 

4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

 “1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.” 1985'te, 8'inci madde, 2'nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik.

 

UYARI: Sıra sayıları ekle gösterildiği zaman rakamdan sonra sadece kesme işareti ve ek yazılır; ayrıca nokta konmaz:

 

Örnek:

 

8.'inci değil 8'inci, 2.'nci değil 2'nci.

 

UYARI: Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla gösterilir:

 

Örnek:

 

6'şar değil altışar, 10'ar değil onar.

 

5. Dilimizde kolmak, netmek, neylemek, napmak gibi fiiller yoktur. Ancak konuşmada ve vezin dolayısıyla şiirde bu tür kullanılışlar ortaya çıkabilmektedir. Seslerin vezin dolayısıyla şiirde veya konuşma sırasında düştüğünü göstermek için kesme kullanılır:

 

Örnek:

 

K'oldu, N'oldu? N'etsin? N'eylesin? N'apalım?

 

Bir ok attım karlı dağın ardına

 

Düştü m'ola sevdiğimin yurduna

 

İl yanmazken ben yanarım derdine

 

Engel aramızı açtı n'eyleyim

 

                                    (Karacaoğlan)

 

6. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur:

 

Örnek:

 

A'dan Z'ye kadar, b'nin m'ye dönüşmesi, Türkçede -daş'la yapılmış birçok söz vardır.

 

7. Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığı takdirde kesme işareti yay ayraçtan sonra konur:

 

Örnek:

 

Yunus Emre (1240?-1320)'nin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)'nin.

 

Ancak, cins isimler için yapılan açıklamalarda yay ayraçtan sonra doğal olarak kesme işaretine gerek yoktur:

 

Örnek:

 

İmek fiili (ek fiil)nin geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.

 

TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIMLAR
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<


TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ TEST SORULARI, SORULAR
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ

>>>TIKLAYIN<<<


TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ YAZILI SORULARI
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

....

9. **Yorum**
->Yorumu: şahane bir site burayı sevdimm 
->Yazan: Buse. Er 

8. **Yorum**
->Yorumu: SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM...
->Yazan: sıla

7. **Yorum**
->Yorumu: valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden yapiyorum.saolun mugladan sevgiler...:).
->Yazan: kara48500..

6. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim.
->Yazan: Tuncay.

5. **Yorum**
->Yorumu: ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. 
->Yazan: efe .

4. **Yorum**
->Yorumu: ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun 
->Yazan: rabia..

3. **Yorum**
->Yorumu: Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim 
->Yazan: pınar..

2. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor
->Yazan: ESRA..

1. **Yorum**
->Yorumu: Burada muhteşem bilgiler var hepsi birbirinden güzel size de tavsiyeederim. 
->Yazan: Hasan Öğüt.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: