Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Belirli Gün Ve Haftalar İle İlgili Tüm Belgeler > Kızılay Haftası İle İlgili Tüm Belgeler

SARHOŞ (İÇKİNİN ZARARLARI) (KIZILAY HAFTASI İLE İLGİLİ TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER)

 

(10 yaşlarındaki Ahmet bir sokakta önünde sehpa üzerinde dizili simitleri satmaktadır. Bu sırada 7 yaşlarındaki kardeşi Ayşe gelerek yanına sokulur.)

 

Ahmet: Taze taze gevrek simitlerim var!Buyurun baylar,bayanlar taze simit verelim…

 

Ayşe: (Ahmet’in yanına sokularak)Ağabey…

 

Ahmet: Gel Ayşeciğim şöyle otur.Ne o bir şey mi var

 

Ayşe: Bir şey yok ağabey…Annem gönderdi…

 

Ahmet: Neden

 

Ayşe: Paran varsa 5 milyon verecekmişsin. Ekmek peynir filan alacağız.

 

Ahmet: Babam yok mu evde

 

Ayşe: Yine sokağa çıktı… Çıkarken de beş kuruş para bırakmadı…

 

Ahmet: Babam sokağa ne zaman çıktı Ayşeciğim

 

Ayşe: Yarım saat filan oldu…

 

Ahmet: Nereye gitti acaba

 

Ayşe: Nereye olacak ağabeyciğim, her zamanki gibi içmeye…

 

Ahmet: Babamın parası var mıydı ki

 

Ayşe: Bilmem… İçkiye buluyor parayı…

 

Ahmet: (üzgün şekilde)Nereden bulacak  Şimdi gelir benden alır.

 

Ayşe: (endişeli şekilde) Paran var mı ağabey

 

Ahmet: Biraz kazanmıştım, var güzel kardeşim… İyi ki geldin…Şimdi gelir benden parayı alırdı.

 

Ayşe: Sen de verme, yok de…

 

Ahmet: Ne de olsa babamız… Yok diyemiyorum.

 

Ayşe: Sen de olmasan ekmek parası bulamayacağız.

 

Ahmet: Canını sıkma güzel kardeşim sen… Sadece okulunu düşün, derslerine iyi çalış. Bugün epeyce simit sattım. Al sana 10 milyon (bilgi yelpazesi.net) lira, birazda sevdiğin meyvelerden alırsın…

 

Ayşe: Sağol ağabeyciğim…

 

Ahmet: Sen yine okula gitmedin değil mi

 

Ayşe: Nasıl giderim, biliyorsun annem hasta… Ona bakıyorum.

 

Ahmet: Benim okuldan kaldığım yetmiyor gibi sen de gidemiyorsun. Neyse bir gün bunların hepsi düzelir elbet… Ben akşama biraz geç geleceğim. Annemin ilaçlarını alabilmem için çok çalışmam lazım.

 

Ayşe: Benim melek ağabeyim. Sen olmasan…

 

Ahmet: Şimdi bunları düşünme güzel kardeşim. Durma, çabuk git… Şimdi babam gelir. Elinde parayı görmesin…

 

Ayşe: Haydi bereketli alış verişler… Güle güle ağabeyciğim.

 

Ahmet: Simit! Taze, gevrek simitler, simiiit!

 

(Bu sırada ellerinde çantalarıyla Yusuf, Fatma, Zeynep gelirler.)

 

Yusuf: (Ahmet’in bulunduğu yeri göstererek)Şuraya bakın arkadaşlar!Bu bizim sınıftaki Ahmet değil mi

 

Fatma: Hangisi

 

Yusuf: Şu köşede simit satan çocuk..

 

Fatma: Aaa! Vallahi o.Simit satıyor demek. Acaba neden okula gelmiyor Gidip öğrenelim.

 

Yusuf: Haydi arkadaşlar!

 

Fatma: (Ahmet’in yanına yaklaşınca )Ahmet!...

 

Ahmet: Fatma,Yusuf,Zeynep!...Sizsiniz demek.Hoş geldiniz arkadaşlar.

 

Yusuf: Demek simit satıyorsun

 

Ahmet: (sıkılır gibi) Evet… Simit yer misiniz arkadaşlar

 

Yusuf, Fatma, Zeynep: (hep birlikte)Sağol, teşekkür ederiz arkadaşım.

 

Fatma: Çoktandır okula gelmiyordun… Öğretmenimiz ve bütün arkadaşlar seni hasta sanıp merak ediyorduk.

 

Ahmet: (üzgün)Ben hasta değilim ama annem hasta..

 

Zeynep: Onun için mi gelmiyorsun okula

 

Ahmet: Artık hiç gelemeyeceğim okula.

 

Fatma: Neden Ahmet Bir şey mi var  Halbuki sen çalışkan bir arkadaştın, üstelik de okulu çok severdin.

 

Ahmet: Gene çok severim okulu… Hem eskisinden daha fazla… Öyle çok özledim ki okulu,arkadaşları, Öğretmenimizi… Fakat…(susar, Boğazına bir şey takılmış gibi sadece yutkunur.)

 

Yusuf: Fakat dedin sustun. Okula neden gelemiyorsun peki

 

Ahmet: Gördüğünüz gibi çalışıyorum, simit satıyorum.

 

Fatma: Gene satarsın… Çalışmak ayıp bir şey değil ki…

 

Ahmet: Çok çalışmam, çok satmam lazım…

 

Fatma: Kazandığın parayı ne yapıyorsun

 

Ahmet: Anneme ilaç, eve ekmek filan alıyorum.

 

Yusuf: Bunları baban almıyor mu

 

Ahmet: Almıyor, keşke alsa…

 

Atlan: Neden

 

Ahmet: (yalvaran bir sesle)Ne olur arkadaşlar, bana daha fazla bir şey sormayın…

 

Fatma: Ahmet, biz senin arkadaşlarınız. Bir derdin olduğu belli. Ne olur bize anlat. Belki sana yardımcı olabiliriz.

 

Zeynep: Öğretmenimiz, tüm arkadaşlar seni merak ediyoruz. Bize her şeyi anlatmalısın.

 

(Bu sırada sendeleyerek bir adam girer.)

 

Ahmet(telaşla): Çabuk uzaklaşın buradan… Babam geliyor…

 

Fatma: Baban mı geliyor

 

Ahmet: Evet…Babam geliyor…Uzaklaşın ne olur…Sarhoş.. Size belki bir kötülük yapar…

 

(Arkadaşları istemeyerek geri çekilirler. Uzaktan Ahmet ve babasını izlerler.)

 

Baba (sallanıp, sendeleyerek Ahmet’e yaklaşır. Ağzında sözcükleri geveleyerek):  Ne o velet! Dalga mı geçiyorsun (arkadaşlarını işaretle) Kim o bacaksızlar

 

Ahmet: Arkadaşlarım baba.

 

Baba: Hah hah ha!...Arkadaşlarıymış…Arkadaşların ha…Hah hah ha!...

 

Ahmet: Babacığım, gülmeyin lütfen! Ayıp olur…

 

Baba: Ayıp ha..Hah hah ha…Ayıpmış…Peki beyefendi… Ayıp ha! (eğilerek güler)Ayıp… Hah hah ha…Ayıp…

 

Ahmet: Okulda anlatırlarsa ayıp olmaz mı babacığım

 

Baba(sertleşir): Kes sesini bacaksız… Paran var mı onu söyle

 

Ahmet: Yok babacığım.

 

Baba: Nereye sakladın paraları

 

Ahmet: Ayşe gelmişti ona verdim. Ekmek peynir filan alacaklarmış.

 

Baba: Ben sana kimseye para vermek yok demedim mi

 

Ahmet: Ama babacığım ekmek parası verdim.

 

Baba: Bana ne evde ekmek parası yoksa… Bende de yok para…

 

Ahmet:  Ben bu işi anneme ilaç, Eve ekmek almak için yapıyorum babacığım.

 

Baba: Anlamam ben, çabuk paraları çıkar…

 

Ahmet: Kazancımı Ayşe’ye verdim.Geri kalanı da simitçinin.Şimdi yok babacığım..

 

Baba: Sen akıllıca verecek misin Yoksa ben zorla mı alayım

 

Ahmet: Bu paralar benim değil, Simitçinin babacığım..

 

Baba: Anlaşıldı, sen lâf dinlemeyeceksin…

 

(Ahmet’in kolunu tutarak cebindeki paraları zorla alır. Ahmet babasını elindeki paraları almak için çırpınır, koluna yapışır.)

 

Ahmet: Ne olursun babacığım alma o paraları… Birkaç saat sonra gel, kazanıp vereyim. O paraları simitçiye götürmem lazım. Hem anneme ilaç da alacaktım.

 

Baba: Annenin ilaçlık işi yok… Bırak kolumu diyorum. Yoksa yersin tokadı…

 

Ahmet: Paralar benim değil babacığım, simitçinin…

 

(Baba ile oğlu çekişirken Fatma onlara yaklaşır.)

 

Fatma: Bırakın (bilgi yelpazesi.net) onu…

 

Baba(sert bir hareketle Fatma’ya döner): Bir şey mi istediniz küçük hanım

 

Fatma: Bırakın onu dedim.

 

Baba(alaylı): Vay küçük hanım vay… Bu ne sertlik böyle

 

Fatma: Yaptığınız hiç yakışık almıyor

 

Baba(alaylı): Bak bak bak!... Lafa bak… Yaptığımız yakışık almıyormuş.(Kolu ile Ahmet’i dürterek)Duydun mu, bak ne diyor arkadaşın

 

Yusuf: İnsan çocuğunu sokak ortasında böyle tartaklar mı hiç

 

Baba: Al sana bir akıl hocası daha..

 

Siz ne karışıyorsunuz bacaksızlar

 

Hem siz kim oluyorsunuz İşinize gidin hadi…

 

Zeynep: Biz Ahmet’in okul arkadaşlarıyız..Günlerden beri okula gelmiyor.Biz hasta falan sanıyorduk.Demek buna siz sebep oluyorsunuz…

 

Baba(Ahmet’e dönerek): Ulan bacaksız, bu avukatların hepsini sen mi tuttun

 

Ahmet(ağlayarak): Babacığım yapma ne olur

 

Baba: Ne yapıyorum ki

 

Yusuf: Daha ne yapacaksınız Ahmet’i hem çalıştırıyor, hem de elinden parasını alıyorsunuz.

 

Baba: O benim bileceğim iş…

 

Zeynep: Yaptığınız yanlış, verin arkadaşımızın parasını.

 

Baba: Çattık be…(arkadaşlarının üstüne yürüyerek)Siz çok oldunuz artık… Haydi işinize bakayım…(arkadaşları geri çekilirler. Babası avucundaki paralarla gitmek üzereyken, Ahmet babasının ayaklarına sarılarak)

 

Ahmet: Babacığım!...Ne olursun götürme paraları…Bir daha simit vermezler bana…Annem hasta. Ekmek,ilaç alamam…Biliyorum paralarla gidip yine içeceksin… İçme artık…

 

Baba(öfkeyle geri döner): Şimdi de öğüt ha… Seni sümüklü seni… Al sana…(Ahmet’in ensesine bir tokat yapıştırır.)

 

Yusuf: Şimdi de dövüyorsunuz onu… Bütün bunlara rağmen Ahmet yine size saygılı…

 

(Bu sırada Ayşe ağlayarak gelir)

 

Ayşe: Ağabey, ağabeyciğim… Koş! Anneme bir şey oldu…

 

Ahmet (Babasının elinden fırlar): Anneme mi

 

Ayşe(ağlayarak): Evet… Çabuk ol… Komşular evde şimdi…

 

Ahmet(Bir süre ne söyleyeceğini şaşırmış halde olduğu yerde kalır. Önce arkadaşlarının yüzüne anlamsız şekilde bakar. Sonra hâlâ öfkeden kendi kendine mırıldanmakta olan babasına döner.Cebinde kalan son paraları çıkartarak tablaya savurur.)

 

Yaptıklarınla övün baba. Al bunlarda senin olsun… Git yine iç. İçe bildiğin kadar iç. Bu yanlış yolda yürü yürüyebildiğin kadar. (Tabladaki simitleri göstererek)Al bunlarda senin olsun… Ne yaparsan yap…

 

(Ayşe’ye)Haydi çabuk gidelim kardeşim.

 

Yusuf: Bizde sizinle gelelim…

 

Zeynep: Ben babamın muayenehanesine gidiyorum.

 

Fatma: Babanı mı getireceksin

 

Zeynep: Siz Ahmet ile gidin, ben evi biliyorum.

 

Yusuf: Bu çok iyi fikir.(Ahmet ile Ayşe’nin ardından)Bekleyin arkadaşlar biz de geliyoruz.

 

(Yalnız kalan baba bir süre çocukların ardından bakar. Yüzü değişmiş düşünceli bir hal almıştır. Yaptığından utanmış, pişman olmuş gibidir. Farkında olmadan avucundaki paraları tablaya bırakır. Kendi kendine konuşmaya başlar.)

 

Baba: Ne dedi  Gittiğin bu yanlış yolda yürü yürüyebildiğin kadar.. dedi. Sanırım haklı…(Cebinden bir içki şişesi çıkartır.) Sen dersin ha…

 

Onlar mı haklı Yoksa (bilgi yelpazesi.net) biz mi haklıyız

 

(Sahnede ışıklar söner, sadece babasının yüzü aydınlatılır ve bir ses duyulur.)

 

****Ahmet haklı…

 

Baba(irkilir ): Ahmet mi Ahmet de kim oluyor

 

****Seniz öz çocuğun, oğlun…

 

Baba: Hah hah ha… Şu benim sümüklü Ahmet ha…

 

****O Dünya’nın en temiz yürekli çocuklarından birisi. Üstelik senin öz oğlun.

 

Baba(sesin geldiği yöne bakar): Ha.

 

Ne dedin

 

****O senin öz oğlun. Yaptıkların doğru değil. O hasta annesine koşarken sen sokaklarda geziyorsun. Çok yanlış yoldasın.

 

Baba: Yanlış yol ha…(Elindeki şişeyi kaldırarak) Bak arkadaş gene ne diyorlar… Yanlış yoldaymışım, sen dersin

 

****Elindeki şeytandan yardım bekleme.. Seni evinden,yuvandan, çocuklarından koparan o şişe değil mi

 

Baba(şişeye): Doğru mu bunlar  Hadi be arkadaş susma, sen de bir şeyler söyle.

 

****Boşuna direnme. Elindeki şişenin zehir olduğunu sen de çok iyi biliyorsun. Hâlâ ona arkadaşım diyorsun…Seni yuvandan koparan,karını yataklara düşüren, çocuklarını sokaklara bırakan hep o şişe değil mi  Bırak o zehiri elinden…

 

Baba: Zehir ha! Hah hah hah! Bak ahbap, şimdi de sana zehir diyor… Doğru mu bunlar?

 

****O sana tek söz söyleyemez… Neden beni dinlemiyorsun? Ben sensin içindeki iyiliklerin sesiyim.

 

Baba: (Kenara çömelir, başını avuçlarının içine alarak)Hayır! Hayır… Sus artık… Seni dinlemek istemiyorum… İstemiyorum…

 

****Karın ağır hasta… Çocukların ağlayarak koştular. Belki şu anda ölmüştür. Çocuklarınız ne olacak, sen ne olacaksın?

 

Baba: (Yavaş yavaş yerinden doğrulur) Oğlum, kızım… Yavrularım… Beni affedin… Ben gerçekten yanlış yoldaymışım...

 

Döneceğim bu yanlış yoldan. Size döneceğim yavrularım. Eskisi gibi mutlu olacağız.(Elindeki şişeye kinle bakar ve fırlatır)Uzaklaş benden, bırak yakamı, defol git şeytan…

 

****Yaşa… Kazandın… İşte en sonunda doğru yolu buldun… Haydi, şimdi evine, çocuklarına dön…

 

Baba: (Hızlı adımlarla eve yaklaşır)Yavrularım!

 

Doğru yolu buldum,size döndüm,siz olmadan yaşayamam.

 

Ahmet ve Ayşe: (Koşarak babasının boynuna sarılırlar) Babacığım! Asla bizi bırakma!

 

Herkes alkışlar, perde kapanır.

 

KIZILAY HAFTASI İLE İLGİLİ TÜM BELGELER
" SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR İLE İLGİLİ TÜM BELGELER " SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

"EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER
” SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

.....

5. **Yorum**
->Yorumu: çok iyi tiyotramda yardımcı oldu
->Yazan: fatma

4. **Yorum**
->Yorumu: Bu senaryo çoooooookkkkk güzel bizde bunu yapçaz
->Yazan: Yiğit


3. **Yorum**
->Yorumu: bende bunu çıkartacağım şimdi sınıfca yapacağız... çoooooooooooooooooooooooook güzel hatta benim sınıf öğretmenim bile bunu askerdeyken oynamış oda ahmetmiş şimdiben ahmet olacağım .....brn bir kızım ama olsun
->Yazan: havva nur.

->Yazan   : Dilara
->Yorumu: çoook güzel zaten bizim sınıfımızdakiler de bunu oynayacaklar ama bir değişiğini :)  bu senaryoyu yazanı tebrik eder daha nice senaryolar yamasını ümit ederim....

>Yazan: reyyan
>Yorum: mükemel bir seydi bu adeta büyülendim ben çok duygulandim ya.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: