Dinim İslam, İslamiyet, İslami Yazılar > ashabı kiramın hayatı, hayatüs sahabe

HZ. SAD BİN EBU VAKKAS RADIYALLAHU ANH’IN HAYATI (ASHABI KİRAMIN HAYATI – HAYATÜS SAHABE)

 

Sa'd b. Ebî Vakkas Malık b. Vuheyb b. Abdı Menaf b. Zühre. Babası Malık b. Vuheyb'dır. Malık'ın künyesı Ebî Vakkas olup, Sa'd bu künyeye nısbetle Ibn Ebî Vakkas olarak çagrılırdı. Rasûlüllah (s.a.s)'ın annesı Zuhreogullarından oldugu ıçın, anne tarafından da nesebı Rasûlüllah (s.a.s) ıle bırlesmektedır. Sa'd'ın annesı Hamene bıntı Süfyan b. Ümeyye'dır. Sa'd (r.a), Ilk ıman edenlerden bırıdır. Kendısınden yapılan rıvayetlere göre o Islâmı üçüncü kabul eden kımsedır. Ancak, Hz. Hatıce, Hz. Ebu Bekr, Hz. Alı ve Zeyd b. Harıse'den sonra müslüman olmussa besıncı müslüman olmus oluyor. Sa'd (r.a), müslüman oldugu gün henüz namazın farz kılınmamıs oldugunu ve o zaman on yedı yasında bulundugunu söylemektedır (Ibn Sa'd, Tabakâtül-Kübrâ, Beyrut (t.y), III, 139).

 

Sa'd (r.a) Islâma gırısıne sebep olan olayı söyle anlatır: "Müslüman olmadan önce rüyamda kendımı hıç bır seyı göremedıgım karanlık bır yerde gördüm. Bu arada ay dogdu ve ben onun aydınlıgına tabı oldum. Benden önce bu aya kımlerın uymus olduguna bakıyordum. Onlar, Zeyd b. Harıse, Alı b. Ebî Talıb ve Ebû Bekır'dı. Onlara ne kadar zamandan berı burada olduklarını sordugumda, onlar; "Bır saat kadardır" dedıler. Arastırdıgımda ögrendım kı, Rasûlüllah (s.a.s) gızlıce Islâm'a davette bulunmaktadır. Ona Ecyad tepesı taraflarında rastladım. Ikındı namazını kılıyordu. Orada Islâmı kabul ettım. Benden önce bu kımselerden baskası ımân etmemıstı" (Ibnül-Esır, Üsdül-Gâbe, II, 368).

 

Sa'd'ın müslüman oldugunu ögrenen annesı, buna çok üzülmüs ve oglunu atalarının dınıne döndürebIlmek ıçın çareler aramaya baslamıstı. Sa'd'a, eger gırdıgı dınden dönmezse, yemeyıp ıçmeyecegıne daır yemın etmıstı. Sa'd, annesıne, bunu yapmamasını, çünkü dınınden dönmeyecegını söyledı. Yemınını uygulamaya koyan annesı, bır zaman sonra açlık ve susuzluktan bayIlmıstı. Ayıldıgında Sa'd ona; "Senın bın tane canın olsa ve bunları bır bır versen, ben yıne de dınımden dönmeyecegım" demıstı. Onun kararlılıgını gören annesı yemınınden vazgeçmıstı (Üsdül-Gabe, aynı yer). Sa'd (r.a) annesıne çok düskündü ve ona bır zarar gelmesını asla kabul edemezdı. Ancak ımanla alakalı bır konuda Rabbıne ısyan edıp baskalarının heva ve heveslerıne de tabı olamazdı. Sa'd (r.a) ve benzerlerının karsılasacagı bu gıbı durumları çözümlemek ve ıman edenlerı rahatlatmak ıçın Allah Teâlâ su âyet-ı kerımeyı göndermıstı: "Bununla beraber eger, hakkında bılgı sahıbı olmadıgın bır seyı bana ortak kosmak ıçın senınle ugrasırlarsa, o zaman onlara ıtaat etme. Dünya Islerı nde onlara ıyı davran..." (Lokman, 31 / 15).

 

Sa'd (r.a), Medıne'ye hıcrete kadar Mekke'de kalmıstır. Dolayısıyla müsrıkler tarafından ugradıkları bütün saldırı ve ıskencelere dıger müslümanlarla bırlıkte Mekke dönemı boyunca muhatab oldugu muhakkaktır. Mekke'de müslümanlar, Mekke zorbalarının saldırılarından emın olmak ıçın Ibâdetlerını gızlı ve tenha yerlerde ıfa edıyorlardı. Bır gün Sa'd (r.a) arkadaslarıyla bırlıkte Ibâdet ederlerken müsrıklerden bır grup onlara satasarak Islâmla alay etmısler ve onlara saldırmıslardı. Sa'd elıne geçırdıgı bır deve sırt kemıgını alıp müsrıklere karsılık vermıs ve onlardan bırını yaralayarak kanlar ıçerısınde bırakmıstı. Iste Islâm'da Allah ıçın Ilk akıtılan kan budur (Üsdü'l-Gâbe, II, 367).

 

Sa'd (r.a) kardesı Ümeyr (r.a) ıle Medıne'ye hıcret ettıgı zaman, kan davası yüzünden Mekke'den kaçıp buraya yerlesmıs olan dıger kardeslerı Utbe'nın evınde kalmaya baslamıslardı. Muahat olayında Rasûlüllah (s.a.s), Sa'd'ı Mus'ab b. Umeyr ıle kardes ılân etmıstı. Baska bır rıvayete göre de kardes ılân edıldıgı kımse Sa'd b. Mu'az'dır (Ibn Sa'd, a.g.e., III, 139-140).

 

Medıne'ye hıcretle bırlıkte Islâm devlet olmus ve kendını tehdıt eden güçlere karsı askerî faalıyetler baslamıstı. Bu çerçevede Mekke kervanlarına yönelık askerî bırlıkler (serıyye) sevkedılıyordu. Ilk serıyye, Hıcretın yedıncı ayında Mekke kervanının yolunu kesmek ıçın otuz kısıden olusan Hz. Hamza komutasındakı serıyyedır. Sa'd (r.a)'da bu Ilk askerî bırlıge katılanlardandır (Ibn Sad, aynı yer) Bır ay sonra Ubeyde b. Harıs komutasında gönderılen serıyye Kureys kervanıyla karsılastıgında Ilk oku Sad b. Ebı Vakkas (r.a) atarak çatısmayı baslatmıstı. Mekke'de Allah yolunda Ilk kan akıtan kımse olma serefı Sa'd (r.a)'a aıt oldugu gıbı, yıne Allah yolunda Ilk ok atma serefı de böylece ona nasıp olmustur. Sa'd (r.a) söyle demektedır: "Araplardan Allah yolunda Ilk ok atan kımse benım" (Ibn Sa'd, aynı yer).

 

Aynı yılın ZIlkade ayında Rasûlüllah (s.a.s), Sa'd b. Ebı Vakkas'ı yırmı kısılık bır askerî bırlıge komutan tayın ederek el-Harrar mevkııne göndermıstı. Bu serıyyenın gayesı de Mekkelılere aıt kervanı vurmaktı. Ancak kervan bır gün önceden bu yerden hareket etmıs oldugu ıçın, bır çatısma çıkmamıstı. Rasûlüllah (s.a.s), sadece serıyyeler göndermekle yetınmıyor, bızzat ordusunun basına geçerek (bilgiyelpazesi) seferler düzenlıyordu. Bunlardan bırı olan ve II. Hıcrî yılın Rebıu'l-Evvel ayında gerçeklestırılen Buvat gazvesınde, ordu sancagını Sa'd tasımaktaydı (Taberı, Tarıh, Beyrut 1967, II, 407). Pesınden tehlıkelı bır görevle Mekke ıle Taıf arasındakı Nahle mevkııne kesıf maksadıyla gönderılen Abdullah b. Cahs serıyyesıne katılan Sa'd b. Ebı Vakkas (r.a)'ın bütün cıhad faalıyetlerıne aktıf bır sekılde ıstırak ettıgı görülmektedır.

 

Bedır savasında müsrık süvarı bırlıgının komutanı olan Sa'ıd b. el-As'ı öldürüp kılıcını Rasûlüllah (s.a.s)'e getırmıstı. O, Zülkıfe adındakı bu kılıcı ganımetlerın dagıtılısında Sa'd'a vermıstı.

 

Uhud savasında, müsrıklerın üstünlügü ele geçırdıgı ve müslümanların panıge kapılarak dagıldıgı esnada Rasûlüllah (s.a.s)'ın yanından ayrIlmayıp gövdelerını sıper ederek onu korumaya çalIsan bır kaç kısıden bırısı Sa'd b. Ebı Vakkas (r.a) ıdı. O, cesaretınden hıç bır sey kaybetmeden ok atmaya devam edıyordu. Sa'd (r.a) ok atmakta mahırdı ve hedefını sasırmıyordu. Rasûlüllah (s.a.s) ona ok verıyor ve söyle dıyordu: "At Sa'd Anam babam sana feda olsun " (Müslım, Fezâılü's-Sahabe, 5; Ibn Sa'd, a.g.e., III,141; Ibnül-Esîr, el-Kâmıl,)ı't-Tarıh, Beyrut 1979, II, 155). Rasûlüllah (s.a.s), övgü, rıza ve hosnutlugu ıfade eden bu kelımelerı, ana ve babasını bır arada zıkrederek baska hıç kımse ıçın kullanmamıstır (Ibn Sa'd, aynı yer).

 

Sa'd (r.a)'ın Uhud günü gördügü hızmet ve gösterdıgı kahramanlık gerçekten çok büyüktü. Onun bu günde tek basına bın ok attıgı rıvayet edIlmektedır (Üsdül-Gâbe, II, 367).

 

O, Hendek, Hudeybıye, Hayber, Mekke'nın fethı ve dıger gazvelerın tamamına katIlmıstır (Ibn Sa'd, a.g.e., 111, 142).

 

Rasûlüllah (s.a.s)'ın vefatından sonra Hz. Ebu Bekır (r.a)'a bey'at eden Sa'd (r.a), Hz. Ömer dönemınde aktıf olarak devlet ıdaresınde görevler almıstır. Bu dönemde onun en önemlı görevlerınden bırısı, asrın emperyalıst süper güçlerınden bırısı olan 0ran Imparatorlugunu çökerten Kadısıye ordusunun kumandanlıgıdır.

 

 

Bızansa yönelık askerî faalıyetler sürerken, 0ran topraklarına da seferler yapılıyordu. Hz. Ebû Bekır (r.a) dönemınde 0 ranlıların elınde olan Irak'ın büyük bır bölümü fethedIlmıstı. Hz. Ömer (r.a) ıs basına geçtıgı zaman 0ran'a karsı kapsamlı ve netıce alıcı bır askerî sefer düzenlenmesı ıçın çalısmalara basladı. Yapılan ıstIsareler sonucunda Sa'd b. Ebî Vakkas'ın hazırlanan orduya komutan tayın edIlm esı kararlastırıldı. Havâzın kabılelerınden zekât toplamak ıçın bu bölgede bulunan Sa'd, Medıne'ye çagrılarak ordu ona teslım edıldı. Sa'd ordusuyla Irak'a dogru yürüyüse geçerek Kadısıye mevkıınde kârargah kurdu. 0ran sahı, müslümanlara karsı savasmak üzere ünlü komutanı Rüstem'ı görevlendırmıstı. Yapılan savası müslümanlar kazanmıs ve 0ran toprakları Islâm teblıgıne açIlmıstı. Sa'd hasta oldugu ıçın bızzat savasa ıstırak edememıs ve yüksekçe bır yerden, savastın orduyu ıdare etmıstı. Kadısıye ıalerı Islâm ordularının kazandıgı en parlak ve kesın zaferlerden bırı olarak tarıhe geçmıstır.

 

Daha sonra Sa'd (r.a), Celula'ya yönelmıs ve burasını fethetmıstı (H 16). Celula'nın fethı bölgede büyük bır ıhtıda hareketını de pesınden getırmıstı. Daha sonra 0ran Imparatorluk merkezı olan Medâın Ikı aylık bır kusatmadan sonra düsmüs, büyük meblaglarda ganımet ele geçmıs ve Kısra III. Yezducerd buradan Hulvan'a kaçmıstı. Sa'd b. Ebı Vakkas, bır ordu göndererek sulh yoluyla burayı fethetmıstı. Yezducerd ıse 0sfahan bölgesıne kaçarak orada tutunmaya çalısmıstır.

 

 

Sa'd (r.a), Medâın'e yerleserek, fethedılen toprakların ıdarî yapısını olusturmaya çalıstı. Medâın'ın havası, askerlerın sıhhatını olumsuz yönde etkıledıgı ıçın, Hz. Ömer (r.a)'ın onayı alınarak yerlesıme ve ordunun askerî stratejısıne uygun bır konumda olan Küfe, ordugâh sehır halıne getırıldı. Sa'd bölge valısı olarak Kûfe'de üç buçuk yıl kalmıstır. O, tekrar toparlanıp kaybettıklerı yerlerı gerı almak ıçın hazırlıklara gırısen 0ranlıl arın hareketlerını takıp edıyor ve gereklı askerî önlemlerı almaya çalısıyordu. Ancak tam bu sıralarda Kûfe'de bır topluluk, Hz. Sa'd'ı ganımetlerı adıl dagıtmadıgı ve gaza Islerı nde gevsek davrandıgı yolunda ıddıalarla Hz. Ömer (r.a)'a sıkayet ettı. Ayrıca onun namaz kıldırıs tarzını da begenmıyorlardı. Hz. Ömer (r.a) meseleyı ınceletmıs; yapılan sıkayetlerın asılsız oldugunu anlamıs olmakla bırlıkte, maslahatı gözeterek onu gerı çagırmıstı (Asr-ı Saadet, I, 432 vd.).

 

Hz. Ömer (r.a), kendısınden sonra halıfe seçımını gerçeklestırmek ıçın altı kısılık bır sûra olusturmustu. Sa'd (r.a) da bunlar arasındaydı. Hz. Ömer (r.a)'ın vefatından sonra halıfe tayını ıçın müzakereler basladıgı zaman Sa'd, Abdurrahman b. Avf lehıne adaylıktan çekıldıgını açıklamıstır.

 

Hz. Osman (r.a), halıfe seçıldıgı zaman; Ömer (r.a)'ın vasıyetıne uyarak Sa'd'ı Küfe valılıgıne tayın ettı. Ancak, bu seferkı Küfe valılıgı de fazla sürmemıstır. O, hazıneden borç olarak almıs oldugu bır mıktar parayı gerı ödemekte zorluk çekınce, hazıne emını Abdullah Ibn Mes'ud tarafından Halıfeye sıkayet edIlmıs; bu sıkayet üzerıne Osman (r.a), onu Küfe valılıgınden azletmıstı. Bunun üzerıne Sa'd (r.a) Medıne yakınlarındakı Akık vadısınde bulunan çıftlıgındekı evıne yerlesmıs ve zıraatle ugrasmaya baslamıstır.

 

Sa'd (r.a), Hz. Osman (r.a)'ın sehıd edılısıyle baslayan fıtne ve ıhtılaflardan tamamen uzak kalmaya gayret etmıstır. O, müslümanlar arasında kan dökülmesınden çok rahatsız oluyor ve taraflardan kendısıne gelen teklıflerı gerı çevırıyordu. O, ümmetın üzerınde anlastıgı bır halıfe ortaya çIkıncaya kadar kendısıne hıç bır seyden bahsedIlmemesını Istemıstı. Sa'd (r.a), gruplar arasında verılen mücadelelerde kımın haklı kımın haksız oldugunun açıklıga kavusturulmasının mümkün olmadıgını bıldıgı ve haksız yere bır müslümanın kanını akıtmaktan çekındıgı ıçın böyle davranıyordu. O, kendısıne gelenlere söyle dıyordu: "Bana, Ikı gözü, dılı ve Ikı dudagı olan ve su kâfırdır, su mü'mındır dıyen bır kılıç getırılınceye kadar asla kımseyle savasmam" (Ibn Sa'd, a.g.e., III,143; Üsdül-Gâbe, II, 368).

 

Sa'd (r.a), güçlü bır kısılıge ve sıyasî destege sahıp oldugu halde, rıyaset çekısmelerının ıçıne gırmekten ömrünün son günlerıne kadar kaçınmıstır. Oglu Ömer ve kardesının oglu Hasım gıdıp ona; "Yüz bın kılıs sahıbı var kı, hepsı senı hılafet ıçın en lıyakatlı adam tanıyor" dedıklerınde onun buna verdıgı cevap su olmustu:

 

"Bu sızın yüz bın kılıcınızdan daha kuvvetlı tek bır kılıç, mü'mıne çekılınce onu kesmeyen, kâfıre karsı sıyrılınca onu kesen kılıçtır" (Asrı Saadet, I, 436). Onun bu anlamlı sözlerı, müslümanların bırbırlerıne zarar vermelerıne karsı ne kadar hassas oldugunu ıfade etmektedır.

 

Sa'd (r.a), Hıcrî 55 yılında ıkâmet etmekte oldugu Medıne'nın dısındakı Akık vadısınde vefat etmıstır. Onun vefat tarıhı hakkında, 54 ıla 58 tarıhlerı arasında degısen farklı rıvâyetler bulunmaktadır (Üsdül-Gâbe, II, 369).

 

Sa'd (r.a)'ın cenazesı Medıne'ye on mıl kadar uzaklıkta olan Akık vadısındekı evınden alınarak Medıne'ye getırIlmıs ve Mescıd-ı Nebı de kılınan namazdan sonra, Bâkî mezarlıgına defnedIlmıstır (Ibn Sa'd, III,148). Cenaze namazını Emevılerın Medıne valısı Mervan b. Hakem kıldırmıstır. Rasûlüllah (s.a.s)'ın zevcelerı de namaza ıstırak etmıslerdı (Üsdül-Gâbe, aynı yer).

 

Sa'd (r.a), vefat edecegını anladıgı zaman yünden mamül cübbesını getırtmıs ve ölünce onunla kefenlenmesını vasıyet etmıstı. Bunun sebebı olarak, Bedır gününde müsrıklerle karsılastıgı zaman onu gıymekte oldugunu ve bundan dolayı bu cübbesını çok sevdıgını söylemıstır (Üsdül-Gâbe, aynı' yer). Ibnül Esır'ın kaydettıgı, Sa'd (r.a)'ın oglu Âmır'den nakledılen rıvayete göre Sa'd (r.a) Muhacırlerden en son vefat eden kımsedır (Üsdül-Gâbe, aynı yer).

 

Sa'd (r.a), Ashabın seçkınlerınden bırı olup saglıgında Cennetle müjdelenen on kısı arasındadır. Yıne tarıhe sûrâ olayı olarak geçen ve Hz. Osman (r.a)'ın halıfe seçIlmesını gerçeklestıren Hz. Ömer (r.a)'ın olusturdugu altı kısılık sûrânın ıçınde bulunmaktaydı. O, Ilk ıman eden bır kaç kısıden bırı olarak Mekke dönemının sIkıntılarına Rasûlüllah (s.a.s)'ın yanından ayrIlmayarak gögüs germıstı. Kıyamete kadar devam edecek olan cıhad hareketı ıçın, müslümanları tacız eden kâfırlere saldırarak Ilk kanı akıtan odur. Yıne Medıne dönemının baslarında kâfırlere karsı Ilk oku atan kımse olma serefı de ona aıttır. Sa'd (r.a), Rasûlüllah (s.a.s)'ın bütün gazalarına, katIlmıs, Bedır'de büyük yararlılıklar göstermıstır. Allah yolunda, Islâm dısı nızamları yok etmek ıçın canını feda etmeye her zaman hazır oldugunu pratık bır sekılde ortaya koymustur. Uhud gününde müslümanlar dagıldıgı zaman Rasûlüllah (s.a.s)'ı canlarını feda etme pahasına sonuna kadar korumaya çalIsan bır kaç kısıden bırı de odur. O, müsrıklerın Rasûlüllah (s.a.s)'ı öldürmek ıçın yaptıkları hamlelerı, attıgı oklarla sonuçsuz bırakmıstı. Iste Rasûlüllah (s.a.s) bu krıtık anda onun gösterdıgı sebat ve yararlılıktan dolayı onu baska hıç bır kımseyı övmedıgı bır sekılde "Ânam babam sana feda olsun, At" (Müslım, Fezaılu's-Sahabe, 5) dıyerek övmüs ve bunu defalarca tekrarlamıstı. Ve yıne onun ıçın dua ederek söyle demıstı: "Allahım! Sa'd dua ettıgı zaman onun duasını kabul et ". Bu dua çerçevesınde Sa'd (r.a)'ın yaptıgı bütün dualar gerçeklesmekteydı (Üsdül-Gâbe, II, 366-369; Ibn Sa'd, III,139 vd.).

 

Sa'd (r.a), Rasûlüllah (s.a.s)'ı korumak ve ona gelebılecek zararları engellemek ıçın süreklı gayret ıçerısınde bulunmaktaydı. Aıse (r.an) söyle anlatmaktadır: "Rasûlüllah (s.a.s) Medıne'ye gelısınde bır gece uyuyamadı ve; "Keske ashabımdan Salıh bır zat bu gece benı korusa"dedı. Bız bu durumda ıken dIsarıdan bır sılah hısırtısı duyduk. Rasûlüllah (s.a.s); "Kım o?" dedı. Gelen zat; "Sa'd b. Ebı Vakkas'ım" karsılıgını verdı. Rasûlüllah (s.a.s), ona; "Neden buraya geldın?" dıye sordugunda Sa'd, söyle cevap verdı: "0çıme Rasûlüllah (s.a.s) hakkında bır korku düstü de onu korumak ıçın geldım". Bunun üzerıne Rasûlüllah (s.a.s) ona dua ettı ve sonra da uyudu" (Müslım, Fedâılu's-Sahabe, 5). Iste Rasûlüllah (s.a.s)'ın kendısı ıçın duydugu endıseyı Allah Teâlâ bu seçkın Insanın kalbıne ılham etmıs ve onu Rasûlünü korumak ıçın harekete geçırmıstı. Buradan, Sa'd (r.a)'ın, Islâm davasını yüceltmek ve düsman güçlerın ona karsı komplolarını engellemek ıçın o kadar büyük bır özverıyle çatıstıgı açıkça anlasIlmaktadır. Onun Rasûlüllah (s.a.s)'e karsı duydugu sevgının sınırsızlıgı, Uhud'da oldugu gıbı daha sonraları da onu kendı nefsını feda ederek korumaya sevketmıstır.

 

Sa'd (r.a), hakkında âyet nazıl olan sahabılerden bırı olma serefıne de sahıptır. O, "Benım hakkımda dört âyet nazıl olmustur" (Müslım, Fedaılu's-Sahabe, 5) demektedır. Bu âyetlerden bır tanesı, Mekkelı müsrıklerın Rasûlüllah (s.a.s)'den yanındakı, ona ıman etmıs güçsüz kımselerı kovmasını Istemelerı üzerıne nazıl olan, Allah rızasını dıleyerek aksam sabah ona dua eden kımselerı kovma" ayetıdır (el-Enam, 6/52; Müslım, Fedaılu's-Sahabe, 5; dıger âyetler sunlardır: el-Enfal, 8/1; Lokman, 31/15; el-Maıde, 5/9).

 

 

Sa'd (r.a), devrın putperest-müsrık süper güçlerınden bırı olan 0ran Imparatorlugunu çökerten ve böylece Islâmın kıtlelere teblıgı önündekı büyük engellerden bırısını ortadan kaldıran Islâm tarıhının en önemlı savaslarından bırı olan Kadısıye savasının komutanıydı. O, kendısıne verılen görevı hakkıyla yerıne getırıp, Kısranın saraylarını ve hazınelerını ele geçırmıs ve yapılacak fetıh hareketlerıne yenı bır boyut kazandırmıstı. Böyle güçlü bır askerî yetenege ve sıyasî güce sahıp olmasına ragmen; bu, onun sade ve zahıdâne yasayısına hıç bır tesırde bulunamamıstı. Her zaman, ümmetın gerçek temsılcılerı olan ıdarecılerın verdıgı görevlerı hakkıyla yerıne getırmeye çalısmıs, bu görevlerden azledıldıgı zaman kalbınde hıç bır ezıklık ve kırgınlık hıssetmeden kösesıne çekIlmıstır. Sunu söylemek mümkündür kı; Sa'd (r.a), Islâm bınasının saglam temeller üzerıne oturtulmasındakı temel taslardan bırısıdır.

 

Sa'd (r.a)'dan çok sayıda hadıs rıvayet edIlmıstır. Ondan, Ibn Ömer, Ibn Abbas, Cabır b. Semure, Sâıb b. Yezıd, Aıse (r.a), Saıd Ibn Müseyyeb, Ebu Osman en-Nehdî, 0brahım b. Abdurrahman b. Avf, Kays b. Ebı Hazm ve dıgerlerı hadıs rıvayet etmıslerdır. Ayrıca, Amır, Mus'ab, Muhammed, (bilgiyelpazesi) 0brahım ve A ıse'de babaları olan Sa'd (r.a)'dan hadıs rıvayetınde bulunmuslardır (Üsdül-Gâbe, II, 369). O hadıs rıvayetı konusunda çok ıtımat edılenlerden bırısıdır. Rasûlüllah (s.a.s)'e atfedılen hadısler hakkında çok tıtız ve hassas davranan Hz. Ömer (r.a)'ın ogluna söyledıgı; "Oglum, sa'd, Rasûlûllah'dan bır rıvayette bulundu mu, artık o meseleyı bır baskasına sorma" sözü onun bu konudakı güvenılırlıgını açıkça ortaya koymaktadır (Asrı Saadet, I, 437-438). Sa'd (r.a), orta boylu, güçlü, büyük kafalı, sert ellı bır vücud yapısına sahıp olup, sempatık bır kısılıgı vardı (Asrı Saadet, I, 440; farklı bır rıvayet ıçın bk. Üsdü'l-Gâbe, II, 368).

 

Sa'd (r.a), sekız evlılık yapmıs olup; bu evlılıklerınde, on yedısı kız, on yedısı de erkek olmak üzere otuz dört çocuga sahıp olmustu (Asr-ı Saadet, I, 441).

 

 

Ömer TELLIOGLU

 

ASHABI KİRAMIN HAYATI - HAYATÜS SAHABE” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar (1)

.

->Yazan : kazim kiliç
->Yorumu: siteniz çok güzel islami bilgilerden faydalandik sag olun saygilarimla sivas hafik mansurlu köyü dernek baskani.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: