Dinim İslam, İslamiyet, İslami Yazılar > ashabı kiramın hayatı, hayatüs sahabe

HZ. ABDULLAH BİN ÖMER BİN HATTAB RADIYALLAHU ANH’IN HAYATI (ASHABI KİRAMIN HAYATI – HAYATÜS SAHABE)

 

Ikıncı halıfe Hz. Ömer (r.a.)'ın oglu ve mü'mınlerın annesı Hz. Hafsa'nın ana-baba bır kardesı, fâkıh ve muhaddıs sahâbî. Ebû Abdurrahman künyesı ıle tanınan Abdullah'ın annesı Zeynep bnt. Maz'un el-Cümeyhî'dır.

 

Abdullah b. Ömer'ın, peygamberlıgın üçüncü yılında dogdugu kaydedıldıgı gıbı onun nübüvvetten bır yıl önce dünyaya geldıgı söylenmektedır. (Ibnü'l-Esîr, Üsdü'l-Gâbe, Kahıre 1286, 111, 230).

 

Babasıyla bırlıkte, küçük yasta Islâm'a gırdı ve yıne babası ıle bırlıkte Medıne'ye hıcret ettı. Tamamıyla Islâm toplumunda ve Islâm terbıyesıyle yetıstı. Yası küçük oldugu ıçın Bedır ve Uhud gazalarına Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından katIlmasına müsâde verIlmedı. (Buhârî, Megâzı, 6). Ancak onsekız yaslarında ıken Hendek gazvesıne ve daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında meydana gelen bütün savaslara katıldı. Mekke fethınde, Mûte savasında, Tebük seferınde ve Vedâ Hacc'ında bulundu.

 

Abdullah b. Ömer, Islâm devletı bünyesınde meydana gelen anlasmazlıklarla ortaya çıkan ve bırbırlerıyle mücadele eden gruplara karısmadı, tarafsız kaldı ve devlet kadrolarında vazıfe almadı. Zıra oglunu hılâfete aday göstermesını tavsıye eden sahâbelere Hz. Ömer: "Bır evden bır kurban yeter" demıstı. Babasından sonra basa geçecek halıfeyı seçmeye görevlı olan sûrâ'ya sadece müsâvır olarak katıldı. Hz. Ömer ogluna sûrâ'ya katIlmasını ancak aday olmamasını tavsıye etmıstı. (Ibnü'l-Esîr, el-Kâmılfı't Tarıh, 111, 65 vd.)

 

Hz. Osman (r.a.) zamanında, Ibn Ömer, devlet Islerı ne müdahalede bulunmuyordu. Bır gün Hz. Osman, Ibn Ömer'e kadılık yapmasını, müslümanların arasındakı hukukî anlasmazlıkları hâlletmesını teklıf edınce özür dıleyerek kadılık vazıfesını kabul etmemıs, Rasûl-ı Ekrem (s.a.s.)'ın bır sözünü hatırlatmıstı;

 

- Hz. Peygamber (s.a.s.) buyurmuslardır kı: "Kadılar üç çesıttır. Bırıncısı câhıllerdır. Bunların yerı Cehennemdır. Ikıncı zümre âlımlerıdır, fakat dünyaya meyıllerı vardır, ılımlerı ıle amellerı bır degıldır, bunlarda Cehennemlıktır. Üçüncü zümre ıse hem âlım, hem de dünyaya meylı olmayanlardır." (Ebû Dâvud, Akdıye, 2).

 

- Hz. Osman, Hz. Ibn Ömer'e dedı kı:

 

- "Ama, senın baban Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında kaza* Islerı ıle ugrastı ve kadılık yaptı."

 

- "Evet, dogrudur, fakat babam bır mesele ıle karsılasınca Rasûl-ı Ekrem'e müracâat eder, müsküllerını hâlletmede zorluk çekmezdı. Çünkü Rasûl-ı Ekrem müskıl* bır mesele ıle karsılasınca onun da müskılını vahıy hâllederdı. Sımdı Rasûl-ı Ekrem aramızda yok kı problemlerımızı ona götürelım. Allah sımdı bızım yardımcımız olsun."

 

Hz. Osman da bu hususta Hz. Ibn Ömer'e fazla ısrarda bulunmadı.

 

Hz. Ibn Ömer, hükümet ve devlet Islerı nden uzak kalmasına ragmen hak yolunda cıhâd* edıp Islâm fetıhlerıne katıldı. Nıtekım Hıcret'ın yırmıyedıncı yılında Afrıka'da Tunus, Cezayır, Merakes seferıne katIlmıstı.

 

Ibn Ömer Hıcret'ın otuzuncu senesınde Horasan ve Taberıstan fetıhlerınde bulundu ve onun Taberıstan fethınde bır Dıhkan'ı öldürdügü bılınmektedır. Ancak hükümet ve devlet Islerı ne müdahâle hususunda çok ıhtıyatlı davranıp, daıma uzak kalmayı tercıh ettı.

 

 

Hz. Osman'ın sehâdetınden sonra Ilmî yücelıgı, kahramanlıgı ve mücahıdlıgı Hz. Ömer'ın oglu olması sebebıyle halîfe* olması Istendıyse de kabul etmedı. Hz. Alı tarafında yer aldı. Dahılî olaylara karısmadı. Sıffın olayından sonra da halıfelık teklıflerını reddettı. Muâvıye zamanında 669 yılında Hz. Peygamber'ın güvenını kazanmıs ve bayraktarlıgını yapmıs olan Halıd b. Zeyd Ebu Eyyub el-Ensârı* ıle Istanbul surları önlerıne kadar gelıp, Istanbul'un Ilk muhasarasına katıldı. Onun devlet bünyesınde ve Islâm toplumunda meydana gelen ıç karısıklıklar sırasında temkınlı davrandıgını görmekteyız. Fakat Sıffın'de Hz. Alı'ye muhalefet edenlere ve Abdullah b. Zübeyr'ı Kâbe'de muhasara edıp sehıd edenlere karsı (bilgiyelpazesi) savasmadıgına pısman oldugunu bızzat kendısı ıfâde etmıstır (Ibn AbdülBerr, el-Istıâb, II, 345), Haccac'a karsı savasmadıysa bıle onun zulmünden asla çekınmeden Islâmî ahkâmı çıgnemesıne karsı susmayıp onu gerektıgınde sert bır sekılde uyarmıstı. Hattâ onun bu gıbı uyarılarına kızan Haccac b. Yusuf, Abdullah'ı öldürtme yollarını aramıstı.

 

Nıhâyet hıcretın yetmısdördüncü yılında Abdullah b Ömer seksendört veyahut seksen bes yasında ıken vefat ettıgı (Ibn Sa'd, Tabakat, IV, 187), baska rıvâyetlerde de onun seksenaltı yasında vefat ettıgı kaydedılır. (Ibnü 'l-Esır, Üsd ü 'l-Câbe, I V, 230-23 1 ) .

 

Hac mevsımınde adamın bırı ucu zehırlı bır mızrak ıle Abdullah b. Ömer'ı ayagından yaraladı. Vücûdu zehırlendı. Bu zehırlenme vefatına sebep oldu. Bır rıvâyete göre yukarıda söyledıgımız gıbı bu yaralama Haccac b. Yusuf'un tertıbı ıdı.

 

Ibnü'l-Esır'ın kaydına göre, Haccac b. Yusuf mınberde hutbe* okuyordu. Hutbe'de Abdullah Ibn Zübeyr'e agır sözler söylemıs ve bazı ıthamlarda bulunmus, onun Kur'ân-ı Kerım'ı tahrıf ettıgı ıddıasını ortaya atmıstı. Ibn Ömer düsünmeden ve çekınmeden Haccac'a bagırıp: "Yalan söylüyorsun, bunu ne Ibn Zübeyr yapardı, ne de senın bu ıse gücün yeter!..." demıstı.

 

Ibn Ömer'ın halkın toplu bulundugu bır yerde böyle sert konusmasından Haccac fena halde bozulmus, ona kın besleyıp çok kızmıstı. Açıktan açıga ona bır sey yapamayacagından gızlıce ve haınlıkle ıntıkam almayı düsünmüstü. (Ibn Hallıkân, Vefayatü'l Ayan, II, 242). Ancak Ibnü'l-Esır Haccac'ın hutbe meselesını baska türlü anlatmaktadır. Ona göre, Haccac hutbeyı çok uzatmıs, o kadar uzatmıstı kı, Ikındı namazına vakıt daralmıstı. Bu ara Ibn Ömer, "Günes senı beklemıyor" dıye ıhtarda bulunmustu. Ikıncı bır rıvâyete göre, Ibn Ömer'ın onu beklemeyıp kıymet vermemesıne Haccac'ın canı sIkılmıs, fıravunlugu tutmustu. Fakat Emevı hükümdarı Abdülmelık b. Mervan'ın korkusundan Ibn Ömer'e karsı gelemıyordu. Bu meselenın ıç yüzünün bu sekılde oldugu anlasIlmaktadır. Yoksa ımkân buldugu takdırde Haccac, Ibn Ömer'ı bır an evvel ortadan kaldırmada tereddüt etmezdı. (Ibnü'lEsır, Üsdü'l-Gâbe, 111, 230)

 

Hac mevsımınde halkın kalabalık bulundugu bır sırada kım vurduya getırmek ıçın Haccac bu hâdıseyı tertıplemıstı. Hattâ Ibn Ömer hastalandıgı sırada Haccac zıyaretıne gıtmıs suçlunun yakalanıp cezalandırIlması meselesı söz konusu olmustu. Ibn Ömer o sırada Haccac'a: "Sen sılahla Harem-ı Serıf'e gırIlmesıne müsâade ettıgın ıçın bu olay meydana geldı. Harem-ı Serıf'e sılahlı gırmenın dogru olmadıgını bılıyordun. Bunun önüne geçmıs olsaydın bu hâdıse olmazdı" demıs, o da susmustu (Ibn Sa'd, Tabakat, IV, 187 vd.).

 

Ibn Ömer Medıne'de vefat etmeyı arzu edıyordu. Zıra son günlerde Mekke'de vazıyetın ıyı olmadıgını sezmıstı. Cenab-ı Hakk'a dua edıyor: "Allah'ım, benı Mekke'de öldürme!" dıye yalvarıyordu. Oglu Sâlım'e söyle vasıyet etmıstı: "Ben Mekke'de ölürsem benı Harem hududu cıvarında defnet, sen de buradan göçüp gıt!" Ibn Ömer bu vasıyetınden bırkaç gün sonra vefat ettı.

 

Vefatını müteakıp vasıyetı* geregınce halk toplandı. Haccac da suçlulugunu örtbas etmek ıçın cenaze namazına katıldı. Hatta namazını Haccac'ın kıldırdıgı bılınmektedır. (Ibn Sa 'd, Labakat aynı yer). Vefat ettıgınde onbırı erkek onbes çocugu vardı.

 

Muhıt ve aıle olarak tamamen Islâmî terbıye ıle yetısmesı ve Rasûlullah'ın sohbetlerınde devamlı bulunması ona bızzat hızmet etmekle sereflenmesı, fıtraten üstün hâllere sahıp olmasından dolayı zamanının bütün ılımlerınde mâhır ve üstad olmasını sagladı. Her konuda çok dıkkatlı arastırmayı, ıncelemeyı severdı. Sahâbe ıçınde dünyaya önem vermemesı örnek gösterılırdı. Haram ve süphelı konularda çok tıtız davranırdı.

 

Kur'ân-ı Kerım'ın tefsırı hususunda da sahâbenın ılerı gelenlerındendı. Bır gün Hz. Peygamber, ashâb-ı kırâm'a 0brahım sûresı* Yırmıdördüncü âyetınde geçen "agaç"ın nasıl bır agaç oldugunu sormus. Hıç kımse cevap veremem ıstı. Rasûlullah (s.a.s.) bunun "hurma agacı" oldugunu açıklayıp da oradakıler dagılınca Abdullah b. Ömer yolda gıderken babasına "Rasûlı Ekrem'ın, agacın nasıl bır agaç oldugunu açıklamasından önce hurma agacı oldugu kalbıme dogdu" dedı. Babası Ömer, "Pekı neden bunu söylemedın?" deyınce, Abdullah "Rasûlullah'ın huzurunda sen ve Ebû Bekır dururken konusmayı uygun görmedım" demıstı (Ibn Hâcer, Fethu'l-Bârî Serh Sahıhı'l-Buhârı, Mısır 1959, IX, 449). Bu da onun Allah'ın âyetlerıne vukûfıyetını gösterır.

 

Abdullah b. Ömer helâl ve harama aıt hadIslerı en çok bıldıren râvıdır. Genellıkle ısıttıgı hadIslerı yanılgıyı azaltmak, unutkanlıgı ortadan kaldırmak ıçın devamlı yazardı. Gerekmedıkçe de hadıs rıvâyet etmezdı.

 

Ibn Ömer tefsırde oldugu kadar hadıs Ilmınde de ılerı gelenlerden de hadıs hâfızları arasında ün kazanmıs sahâbîlerdendır. Elımızde mevcut hadıs kıtaplarında Ibn Ömer'den Ikıbınaltıyüzotuz hadıs rıvâyet olunmustur.

 

Bunlardan yüzaltmıssekız tanesı Buhârî* ve Müslım* tarafından müstereken rıvâyet edIlmıstır. Buhârî'de seksenbır, Müslım'de de otuzbır; Ahmed b. Hanbel'ın Müsned'ınde Ikı bınondokuz hadıs ayrıca naklolunmaktadır.

 

Ibn Ömer Rasûl-ı Ekrem'ın sözlerını, fııllerını sevk ve zevk ıle ızlerdı. Ekserıya Rasûl-ı Ekrem'ın hızmetınde ve huzurunda bulunurdu. Bulunmadıgı zaman da Rasûl-ı Ekrem'ın söz ve fıılını huzurda bulunanlardan sorar, tetkık ederdı. Bır meselede süpheye düstügü, yahut ıyı anlamadıgı takdırde hemen Rasûl-ı Ekrem'e gıdıp ögrenırdı. Bu suretle Rasûl-ı Ekrem'ın söz ve fııllerıne aıt hadIslerı toplamıs, hıfzetmıstı .

 

Hadîs-ı Serıflerın ümmet ıçınde yayIlması ve ümmetın evlatlarına ögretIlmesı hususunda Ibn Ömer'ın büyük hızmetı olmustur. Hadısı ıyı bılıp, ıyı tetkık edenlerdendı. Bıldıgını ögretmekten büyük zevk duyardı. Rasûl-ı Ekrem'ın vefâtından sonra altmıs yıl yasadı. Ömrü boyunca Rasûlullah'ın hadIslerı nı Islâm ümmetı arasında yaymakla vakıt geçırdı. Nıtekım elımızde bulunan hadIslerı n nakıl sılsılesının çogu Abdullah Ibn Ömer'e dayanmaktadır.

 

Ibn Ömer, Medıne'de ders halkası olusturarak hadîs ögretırdı. Bundan baska her zaman hac mevsımınde Mekke'de Islâm dünyasının dört bır yanından gelen hacılara Rasûlullah'ın hadIslerı nı ögretme konusunda büyük gayret sarfederdı.

 

Çok hadîs bIlmesıne ragmen büyük tıtızlıgınden çok az rıvâyette bulunurdu. Abdullah b. Ömer'den Nâfı ve Imam Mâlık* b. Enes'ın rıvâyetlerıyle gelen hadısler en saglam rıvâyetler olarak degerlendırIlmekte ve bu rıvâyet zıncırıne "Altın Zıncır" adı verIlmektedır. Abdullah b. Ömer'den hadıs ögrenımı görenler arasında basta Abdullah b. Abbâs olmak üzere Câbır b. Abdullah, Saîd b. el-Müseyyeb, Saıd b. Cübeyr, Abdullah b. Keysân, Hasan-ı Basrî, Nâfı, Mücâhıd, Tâvûs, Enes b. Sîrın gıbı meshur muhaddısler ve ogullarından Hamza, Bılâl, Abdullah ve Ubeydullah vardır. Ibn Ömer bu hadıs Ilmınden dolayı çok hadıs rıvâyet eden Muksırûn* sahâbeler arasında yer almaktadır.

 

Abdullah'ın, muhaddıslıgının yanı sıra fakîh bır sahâbî oldugu da bılınen bır husustur. Ibn Ömer ömrünü Medıne'de geçırmıs ve fIkıh* üzerınde çalısmıstır. Medıne'nın fIkıh âlımlerının bırçogu fetvalarında Ibn Ömer'ın bılgısınden faydalanmıslardır. Ehl-ı Sünnet'ın dört Imamından bırı olan Imam Mâlık'ın fıkhı Abdullah Ibn Ömer'ın fetvaları ıle doludur. Imam Mâlık'ın dedıgı gıbı, Abdullah b. Ömer fIkıh âlımlerının basında gelenlerdendı. Eger Ibn Ömer'ın fIkıhtakı fetvaları toplansa büyük bır eser meydana gelır. Nıtekım, Mısır'lı âlım M. Revvâs Kal'acı "Mevsû 'atu Fıkhî Abdullah b. Ömer" (Abdullah b. Ömer'ın Fıkhı Ansıklopedısı) adıyla bır eser vücûda getırmıstır. (Beyrût 1986). Islâm fIkıh ulemâsının en ılerı gelenlerının bıldırdıklerıne göre, Islâmî meselelerde Ibn Ömer'ın sözlerı ıle amel etmek yeterlıdır.

 

Abdullah b. Ömer uzun bır ömür sürdügünden peygamberımızden sonra altmıs yıl müddetle fetva* vermıstır. Ancak fetva verme konusunda çok ıhtıyatlı hareket ederdı. Sahsıyet olarak; ıyılık etmeyı, sadaka vermeyı, hayır yapmayı, hele köle azad etmeyı çok severdı. Saglam karakterlı, ıyı ve güzel huylu olup, kötülüklerden kaçınırdı. Her yaptıgı ısı Allah rızası ıçın yapardı. Kendı yüzük tasında: "Allah Teâlâ'ya, Allah ıçın hâlıs Ibâdet ettı." ıbâresı yazılıydı. Dünya malına, dünya zevklerıne hıç gönül vermezdı. Sahâbe'den Câbır b. Abdullah: "Ömer ve oglu Abdullah'dan baska ıçımızde dünyaya meylı olmayan kımse yoktur." derdı.

 

0 lımde Imamlıga yükselen muhaddıs ve tâbıînın büyüklerınden olan Nâfı, Abdullah b. Ömer'ın azatlısıdır. Nâfı köle ıken Ibn Ömer onu onbın dırheme satın alıp, "Senı Allah rızası ıçın azat ettım" dıyerek kölelıkten kurtarmıstır. Kölelerınden Ibâdet edenı gördükçe hemen onu âzad ederdı. "Ibâdetı göstermelık yaparak âzad olmak Isteyenler olursa ne yaparsınız?" dıye ona soruldugunda (bilgiyelpazesi) Abdullah'ın "Hayır ıçın aldanmaktan ıyı sey var mıdır?" buyurdukları meshûrdur. Imam Nâfı, Abdullah ıçın: "Her zaman dualarında belırttıgı gıbı bın köle âzad ettıkten sonra vefat ettı." demıstı. Çogu zaman sırtındakı kaftanını çıkarıp gördügü bır fakıre verırdı.

 

Abdullah b. Ömer'ın evınde mIsafır* eksık olmazdı. Aksam yemeklerını yalnız yedıgı nadırdır. Mutlaka mIsafırı olur, olmazsa arar bulurdu. Kendısı de dostlarının evınde üç günden fazla mIsafır kalmazdı. Evınde en zarûrî ıhtıyacını karsılayan esya bulundururdu. Cuma'dan önce mutlaka yıkanır, abdest alır, güzel kokular sürünürdü. Her namaz ıçın abdest alır, gecelerı çok namaz kılardı.

 

Abdullah'ın oglu Hâlıd'ın âzad ettıgı Ebû Gâlıb söyle anlatır: "Abdullah b. Ömer Mekke'ye geldıgınde sık sık bıze mısâfır olurdu. Gecelerı teheccüd namazı kılardı. Bır gece sabah namazı yaklastıgı zaman bana "Kalkıp namaz kIlmayacak mısın? Kur'ân'ın üçte bırını de okusan yeter." dedı. "Sabah yaklastı, kIsa zamanda Kur'ân'ın üçte bırını okuyup yetıstıremem" dedım. Bana dönerek: "0hlâs sûresı Kur'ân'ın üçte bırıne esıttır." dedı.

 

Imam Nâfı'ın naklettıgıne göre, Abdullah b. Ömer mûsıkîyı * sevmezdı. Tegannı ve saz seslerıne kulaklarını tıkardı. Bır gün bırısı yanına yaklasarak: "Abdullah, Allah ıçın senı çok sevıyorum" dedı. Abdullah da: "Ben de Allah ıçın senı hıç sevmıyorum. Çünkü sen ezanı tegannı ederek, sarkı söyler gıbı okuyorsun" buyurdu.

 

Allah'tan baska kımseden korkmazdı. Kötülüge karsı hep ıyılıkle karsılık verırdı. Zeyd b. Eslem su olayı anlatır: "Adamın bırısı yolda Abdullah b. Ömer'e sövüp saymaya basladı. Abdullah evının kapısına varıncaya kadar onu sabırla dınledıkten sonra adam dönerek, "Ben ve kardesım Âsım kımseye sövmeyız" dedı.

 

Çok az yemek yerdı. Hele acıkmayınca hıçbır sey yemezdı. Bır gün dostlarından bırısı ona hazım kolaylastırıcı bır ılâç hedıye etmek Istedı. O dostuna su cevabı verdı: "Ben hıçbır yemekten karnımı doyururcasına yemedım. Hazım ılâcına ıhtıyacım olacagını zannetmıyorum."

 

Bu kadar tok gözlü olmakla beraber aynı zamanda son derece müstagnı bır kısı ıdı. Kımseden bır sey Istemezdı. Herkes ona hızmet etmek Ister, fakat o asla kabul etmezdı.

 

Bır ara Abdülazız b. Hârun ona haber gönderıp ıhtıyaçlarının ne oldugunu bıldırmesını Istemıs, Ibn Ömer onun davranısına karsı su cevabı vermıstı: "Sız, geçımlerı sıze aıt olanların, geçımlerını üzerınıze almıs bulundugunuz kımselerın ıhtıyaçlarını temın edersenız daha ıyı olur " (Ibn Sa'd, Tabakat, IV, 174).

 

Ancak Ibn Ömer bır sey hedıye* edıldıgınde onu gerı çevırmezdı. Nıtekım Muhtar mal-ve mülkünün bır çogunu Ibn Ömer'e hedıye etmıs, o da kabul eylemıstı. "Bıze hedıye edılenlerı bız de hedıye eder, Hak yolunda dagıtırız." demıstı. Ve bütün hedıyelerı ıhtıyaç sahıplerıne dagıtmıstı.

 

Bır ara Ibn Ömer'ın halası Ramle ona Ikıyüz dınar altın para göndermıstı. Emır Muâvıye ıse bır aralık onun ıhtıyaçları ıçın yüz bın dınar yollamıstı. Muâvıye bu parayı gönderırken Ibn Ömer'ın Yezîd'e bey'at etmesını de düsünerek buna basvurmustu. Ibn Ömer bunu kabul etmemıs, "Benım ımanım sızın paranızdan daha degerlıdır . " demıstı . (Ibn Sa 'd, aynı yerler).

 

Abdullah b. Ömer'ın yasayısı her türlü gösterIsten uzak ıdı. O bu hususta mükemmel bır örnektır. Bır oturusta bınlerce dırhem para dagıtmıs olan bır zâtın bütün ev esyası bır halı veya kılım ve bır de yataktan ıbaret ıdı. Bunların bütün kıymetı yüz dırhem tutmazdı.

 

Abdullah varlıklı olmakla beraber yasayısı Iste bu kadar sâde ıdı. Cuma günlerı harıç, güzel koku kullanmazdı. Yalnız cuma günü ıyı elbıse gıyerdı. Bır gün Cuma'dan sonra yolculuga çıkması gerektı. Güzel elbıselerını gıymıstı. Bu elbıseyı eve gönderıp degıstırdı ve normal elbıselerını gıydı.

 

Ibn Ömer sekıl ve semâlı hususunda babası Ömer'e çok benzerdı. Uzun boylu ve esmerdı. Sakalı agardıgı zaman koyu sarıya boyardı. Zıra sakalının rengı de koyu sarıydı.

 

Ahmed AGIRAKÇA

 

Abdullah b. Ömer'ın Bızzat Peygamber Efendımız'den Duyarak Naklettıgı Bazı Hadısler

 

- Insanoglu Allah'tan baska hıçbır seyden korkmazsa Allah'u Teâlâ ona hıçbır seyı musallat etmez.

 

- Nasıhat olarak ölüm yeter.

 

- Istedıgını ye, Istedıgını gıyın. Insanları yanlıs yola götüren ısraf ve tekebbürdür.

 

- Saglıgında hastalıgın ve hayatında ölümün ıçın tedbır al.

 

Abdullah Ibn Ömer (r.a.) buyurdu kı:

 

- Ey Insan bedenınle dünyada ol, kalbınle âhıretı bul.

 

- Hıkmet ondur; dokuzu sükût, bırı de az konusmaktır.

 

- Haramdan kaçınmadıkça Ibâdetler kabul olunmaz.

 

Ebû Seleme b. Abdullah söyle demıstır: "Abdullah Ibn Ömer vefat ettı. O fazılette babası Ömer'e çok benzerdı. Hz. Ömer kendısının benzerlerının çok oldugu bır zamanda yasamıstı. Fakat Abdullah Ibn Ömer ıse kendısının bır benzerı bulunmayan bır dönemde yasamıstı."

 

Kaynak: Samı Islam ansıklopedısı

 

ASHABI KİRAMIN HAYATI - HAYATÜS SAHABE” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

....

9. **Yorum**
->Yorumu: şahane bir site burayı sevdimm 
->Yazan: Buse. Er 

8. **Yorum**
->Yorumu: SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM...
->Yazan: sıla

7. **Yorum**
->Yorumu: valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden yapiyorum.saolun mugladan sevgiler...:).
->Yazan: kara48500..

6. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim.
->Yazan: Tuncay.

5. **Yorum**
->Yorumu: ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. 
->Yazan: efe .

4. **Yorum**
->Yorumu: ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun 
->Yazan: rabia..

3. **Yorum**
->Yorumu: Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim 
->Yazan: pınar..

2. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor
->Yazan: ESRA..

1. **Yorum**
->Yorumu: Burada muhteşem bilgiler var hepsi birbirinden güzel size de tavsiyeederim. 
->Yazan: Hasan Öğüt.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: